Bilal 25 yaşında yakışıklı bir gençti. Adını dedesi koymuştu, Bilal-i Habeşi gibi olsun diye. Evet sesi Hz. Bilal gibi güzeldi, fakat sesini helal olmayan yerlerde kullanıyordu Bilal.
Konservatuvar öğrencisiydi.. Tek hayali büyük bir şarkıcı,
popstar olmaktı. Öyle güzel sesi vardı ki, şarkı söylemeye başlayınca bütün üniversite başına toplanır
Uzun ama btmez değil.
MINIK BIR YÜREK
Akşamın ayazından korunmak için yer yer patlamış komşunun verdiği eski ceketine iyice sarındı. Karanlık çökmeden en az on mendil daha satamazsa eve kuru ekmekle dönmek zorunda kalacaktı. Biraz daha köşeye büzülüp iş çıkışı kalabalığının ayaklarından sıçrayıp üstünü ıslatan sulu kardan korunmaya çalıştı. Sakindi. Onun için sıradan
Bilal 25 yaşında yakışıklı bir gençti. Adını dedesi koymuştu, Bilal-i Habeşi gibi olsun diye. Evet sesi Hz. Bilal gibi güzeldi, fakat sesini helal olmayan yerlerde kullanıyordu Bilal.
Konservatuvar öğrencisiydi.. Tek hayali büyük bir şarkıcı,
popstar olmaktı. Öyle güzel sesi vardı ki, şarkı söylemeye başlayınca bütün üniversite başına toplanır
Evliya Çelebi
''Trabzon'de ikindi namazı kılınırken; münadi (tellal, ulak), mevsimin ilk hamsisini duyurur. Bunu duyan cemaat, imam ve müezzin. ''Namazın kazası olur ama hamsinin kazası olmaz'' deyu namazı bırakıp hamsinin peşine koşarlar.''
Evliya Çelebi, 1640
(Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul: YKY, 1999, II, 53-54)
facebook.com/TarihKulubu2013...
Adeta bir okulun bahçesi gibiydi Karşıyaka Mezarlığı.Servislerle değişik okullardan gelen öğrenciler en zor derse girdi.Arkadaşları daha bir gün önce birlikte oldukları okul arkadaşları dershane arkadaşları,takım arkadaşlarını uğurlarken akan gözyaşları bu çocuklara hiç yakışmıyordu. Tabutların o soğuk taşlara yakışmadığı gibi.
Onun saçlarını okşayacaktım ,onun saçlarını öpecektim diye ağlarken arkadaşlarının kollarından kayan o genç adamın gözyaşları unutulur mu?Hakkınızı helal ediyor musunuz sorusun da her okunan isim de yükselen o çığlıklar nasıl bir bıçak gibi saplanmaz yüreklere?
Otobüse biniyorum diye ailesine mesaj atan Doğukan o otobüse babasının doğum günü kutlaması için Etlikte oturan babaannesinin evine gitmek için biniyor.
Sınavı iyi geçmiş ve evet bir önceki iletimde belki demiştim ya biraz daha zamanı olsa daha iyi olurmuş.Biz bu gün Doğukan'ı uğurladık öğle namazı sonrası Elvin'i ve diğerlerini de.Çıkarken bu kez ikindi namazı sonrası uğurlanacak katliam kurbanları geliyordu.Değişen bir tek yakalardaki resimlerdi.
Hadi acıyı tanımla şimdi sevgili yurdum.
orhan pamuk un bir kitabında "imam ikindi namazı saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu" şeklinde bir cümle geçmesi üzerine ilber hoca dan aldığı ayardır.ilber hoca şöyle ayar vermiştir;
1. namazın saati olmaz vakti olur. saat ve vakit ayrı kavramlardır.
2. minarenin balkonu olmaz şerefesi olur. üstelik ezan şerefeye çıkarak değil içeriden okunur.
3. ezanı imam değil müezzin okur.
ortaya çıkan sonuç şu olmalıdır ki; toplumunun alışkanlık ve kültüründen haberi olmayan bir yazarın doğru eserler ortaya koymuş olması nobel almış bile olsa mümkün değildir.
Ben İlber hocaya katılıyorum. O nedenle Orhan Pamuk'u bizim yazarlarımızdan biri olarak kabul etmiyorum. Çünkü bizi ve kültürümüzü bilmiyor bizimle yaşamıyor.