Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
"Korkulusun, şaşkınsın, yabancısın..." diyor Kutlu. Benliğimizi yüzümüze belki de bir tokat gibi çarparak başlıyor öyküsüne. Bican'ı kendi merkezimizmiş gibi belirleyip etrafındaki insanlarla bize farklı yanlarımızı gösteriyor.
Evet korkuluyum, korkuluyuz. "Yapraklar vardı. Tomurcuk güller, laleler, menekşeler... Sümbüller vsrdı." Şimdi ise nasıl var olduğunu bilmediğimiz beton yığınlarına bakan gözlerimiz. Korkuyoruz fabrikaların seslerinden.
Evet şaşkınız. Çalışmasının arasında namazını kılan Seydalılarımuz vardı, şimdi fatura yatırırken, arkadaşı ile konuşurken, geçmiş hatıralırı dinlerken içinden ikindi namazı diyen ve sadece diyen insanlarımız var.
Ve evet yabancıyız. Bayramda öpemediğimiz ellere, cenazesine dahi gidemediğimiz vefa borçlarımıza, ahlakımızın çıplaklığına yabancıyız.
Bu dehşetin içerisinde kirletilmemiş bir su hayali ile bir musluğa eğiliyoruz. Clor kokuyor elimiz ayağımız. Belki de yazar clor diyerek hafifletiyor suya kattığımız kirliliğimizi. Hafifletiyor "Sonra kılarsın, sonra gidersin, hele sen eğlenmene bak, mayonu git bekliyoruz." sözlerimizi.
Kutlu bize "...mutlaka insan olarak, içlerinde hissettikleri bir şeye dayanarak, henüz kaybolmamış, ama bir yerlerde kabuğa çekilmiş bekleyen, ortaya çıkmaya utanan, bir şeye dayanarak, güvenerek rahatlatıyor, gülüveriyorlar..." diyerek anlatıyor içimizdeki korkuya, şaşkınlığı ve yabancılığı...
O clor kokan sularımızı yokuşa akıtarak işliyor kirlenmişliğimizi ve temizlenip mavi olmayı bekliyor kitapta dünyamızı getirdiğimiz hal.
…Ve sevgili uğruna kurban olan kim?
Kitap ilk önce 1609 yılında Sultan Ahmet döneminden başlıyor. Sultan Ahmet ve vezirleri SultanAhmet camisinin yapılmasını ve önemini anlatan konuşmalar geçiyor. Ve temel atma sırasında kalabalık içinde bir adam aceleyle altın kazmayı taşıyordu ve bir an bir kadınla göz göze gelir. Bu kadın yıllar önce kaybettiği aşığıdır.
- Sonra kitap 20 yıl
696 syf.
·
Puan vermedi
Rabbim sana sadık, sana sadakatli bir kul olmadan geçirdiğim yıllar için bağışla. Şüphesiz sen en çok af dileyenleri sever, sonsuz merhametinle affedersin.
Sûrelerde verilen öğütleri ve sûrelerin nelerden bahsettiğini elimden geldiğince kısa bir şekilde not aldım okumak isteyenler için incelemeye de birakacağım.
Allah'a emanet olun
Kıl beni ey namaz. İnsan kıl beni..
Bir kitapta namazı hakkıyla kıldık vesselam..
Zorla, korkutularak yapılan ibadet ne kadar bizi Allahʼa yaklaştırabilir ki? Herhangi bir şeyi sevmeden ona yaklaşmak mümkün müdür peki? İşte kitabımız bize namazı neden sevmemiz gerektiğini anlamamızda yardımcı oluyor. Namazla ilgili zorlandığımız her konuya parmak basıyor kitap. Ezanın
Spoiler İçerir !
Yazarın kaleminden okuduğum ilk eserdi ama tabi ki son olmayacak.
Kitap ince olsada sizi fazlasıyla düşündürecek, beyin fırtınası yaşayacağınız etkileyeci bir kitap.
Muhammed genç bir imamdır ve İstanbul’un neredeyse dışı sayılabilecek ücra bir köşesine atanmıştır. Görev yaptığı köyde kendi yaşıtı sayılabilecek kimse yoktur ve ihtiyar halktan da istediği verimi tam olarak alamamaktadır. Yalnız öğle ve ikindi vakit namazlarında cemaat toplanıyor diğer vakitlerde özellikle sabah namazı kimsecikler olmaz camide. Bu duruma imam Muhammet çok üzülür.
Günlerden bir gün hiç beklenmedik bir vakitte camin dışarısında oturan biriyle karşılaşır. Öncelikle çok şaşırır sonradan arkadaş olup muhabbete koyulurlar.
Bu arkadaşlık biraz değişik bir arkadaşlıktır. O kendini ve inandığı yolda, imam ise kendi bildiği yoldadır. Tek ortak noktaları Adaşlıktır. Sonu pek tahmin edemeyeceğiniz ters köşe sonla bitiyor. Ben sonuna çok şaşırdım böyle beklemiyordum. Genel olarak dinsel sorgulamaların yer aldığı diyaloglar, o kadar ince bir şekilde aktarılmış ki hep ben ne söylerdim acaba diye düşündüm.
Kitap ile ilgili anlatmak istediğim çok şey var ama daha fazla detay vermek istemiyorum çünkü mutlaka okuyup kendiniz şahit olmalısınız..
Gözyaşlarımı tutamadığım nâdide bir eser
Öncelikle mürşid, tasavvuf, tarikat ve cemaat denilince öfkelenen zira kalbi fehmetmeye dahi müsait olamayanlar, bu kitabı okumasınlar! Orada bilmediği lafızları yanlış tevil etmekten kaçınmak gerekecek tabiî ki bunun için teslimiyet mühim, madem ki itimat etmezsiniz berî olun desem de ne haddime...
İlahi aşkı tadıp ölmek; âhh kimlere nasip olur... Okurken beni nasıl ağlattı anlatamam... Yazar hanımın kalemi çok samimi, tesir ediyor^^
O neydi öyle yâhuu ben de mi bu nefsin başını ezmek için gitsem dedim yaah:'/ Nefis terbiyesi dersi müthişti. Hele ki mürşid-i kâmilin kerametlerine okuyup da şahid oldum ve benim menzildeki anılarımı canlandırdı gözümde bir bir... 2017'lere gittim de bir mürşid-i kâmil'e intisap ettiğim demler yâdıma düştü. İkindi namazı sonrası hatme, sabah namazı ardından vird, akşam namazı sonrası rabıta^^Himmet himmet der sükut ediyorum. Bu kapıyı nasip eden Rabb'ime hamd-ü senâlar olsun, hakkıyla istifade ederlerin zümresine yazılmak temennisiyle ves'Selâm.
136 syf.
8/10 puan verdi
Kitap İstanbul'da beş vakit namazın insan üzerindeki daha doğrusu toplum üzerindeki etkisini anlatıyor genel olarak.Her vaktin bir yazar tarafından ele alınmasının yanında her bir yazar ayrı bir üslup kullanıyor.Sabah namazı ile başlayan ilk bölüm Ümit Meriç tarafından ele alınmış fakat daha çok şiir tarzında olan bir yazısı var.Fakat bu kısmı çok beğenmedim.İkinci kısmı olan öğle vaktini ise Saadettin Ökten hoca yazıyor.1900'lerden sonra ve günümüze kadar zamanı bir roman havasında,yaşanmış hayatları baz alarak özellikle selatin camileri ve en çok da Şehzadebaşı camiini zikrediyor.Toplum tarafından kabul görülmüş pek saygı değer imam-hatip ve müezzinlerinden de bahsediyor.En beğendiğim bölüm Saadettin Ökten'in yazdığını bölüm idi tabii.Üçüncü bölüm ise Leyla İpekçi'nin kaleme aldığı ikindi vaktidir.Daha çok Teşvikiye camini baz alarak kendi hayatından kesitler sunuyor okurlarına.Senai Demirci'nin ele aldığı dördüncü bölümde ise İstanbul daha çok romantik bir tarzda birazcık da bazı şeylerden yakarış olarak kalame aldığı bir vakti görüyoruz.Beşinci ve son bölüm ise Hüseyin Hatemi daha çok İstanbul'un tarihinden bahsederek kitabı hitama erdiriyor.
Neden namaz kılmalıyız? Ezbere gitmeden her şeyi öğrenmek, kafanıza takılan yok ya çok saçma, dinden çıkarsın gibi cümleler ile ertelediğiniz soruları cevaplıyor.
Neden ya neden beş vakit?
Nasıl olmuş bu namaz meselesi?
Neden bu dualar?
İşte Allah'ın bize indirdiği ilk kelam olan 'oku' ile böyle kitaplar okunmalı. Okunan duaların, söylenen kelimelerin anlamları bilerek farzları yerine getirmek bizi daha iyi bir müslüman, bilgili bir müslüman yapar.
Muhakkak okunmasını tavsiye ederim.
Kitap başlığında ki soruya gelince
Aşağıya yazıyorum fakat bu kitabın şaşırtıcı noktalarından sadece biri... Öğrenilecek, sindirilecek o kadar cümlesi var ki...
✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓✓
Cebrail (as) geldi ve şöyle buyurdu:
"Ya Resûlellah! Allahu Teala sana ve arkadaşın Ebu bekir'e selam ediyor ve buyuruyor ki: 'Allah hiçbir hastalık ve sıkıntı indirmemiştirki onun ilacını göndermemiş olsun. Deki; 1-Sabah namazı, ölüm sekaratı sıkıntısının ilacıdır,
2- Öğle namazı, kabrin karanlığının sıkıntısının ilacıdır,
3- İkindi namazı, sorgu meleklerinin sıkıntısının ilacıdır,
4- Akşam namazı, amel defterlerinin dağıtıldığı andaki sıkıntının ilacıdır.
5- Yatsı namazı, Sırat Köprüsü'ndeki sıkıntının ilacıdır.
İşte vakit namazlarının sayısının sebep ve hikmetleri budur. Dikkat edilirse insanoğlunu bekleyen altıncı ana sıkıntı da yoktur. Beş sıkıntının ilacı beş vakit namazdır.
Rasulullah (sav)'min bir gününe şahit oluyormuşçasına okudum..
O kadar güzeldi kii.. Ah Canım Efendim (Sallallahu Aleyhi ve Sellem).. Bizler neye güvenerek bu kadar rahat yaşayabiliyoruz anlamıyorum..
Kısa bölümlerden oluşuyor kitap, namaz vakitlerine göre bölünmüş, tam bir Müslümanın programını namaz vakitlerine göre ayarlaması gerektiği
kuytu köşelerde kalmış bir Anadolu hikayesi
Güzel bir Anadolu hikayesi
Zamanın şartlarıyla imanın kıyasıya mücadelesi... özellikle ikindi namazı başlıklı kısmı gün içerisinde vakit namaz vakti iken nasıl da şeytanın bizi türlü oyunlarla namazı geciktirdiği vurgulanmış yaşadığımız hayat ve yaşamamız gereken hayat ve arzuladığımız hayat zamanın içinde sıkışmış olaylar örüntüsü altında ezilmiş nefes alma mücadelesi veren insanlar keyifli okumalar dilerim
410 syf.
10/10 puan verdi
İbrahim Sarmış'ın okurken üzerinde çok emek verdiğini anladığım değerli eseri "Rivayetler ve Yorumlarla Akaid Oluşturmak ve Kabir Azabı" eseri, kabir azabı, ruh meselesi, ahiret hayatının aşamaları, cennet ve cehennemin neliği, cehennemin ebediliği ve sırat köprüsü konuları üzerinde yoğunlaşıyor. Değerli Yazar, araştırmalar ve
Ünv'de İslam Hukuku dersine girdiğimde ilk defa gerçek bir mezhep düşmanı ile karşılaşmış, hatta talebesi olma lütfuna erişmiştim(!) Fal taşı gibi açılan gözlerimle hocayı dinliyor mevzuyu anlamaya çalışıyor,bu ne demek istiyor yaa diye epey kafa yormuştum..Daha ilk ders olması hasebiyle direkt mezhepleri inkar ettiğini söylemiyor ima ediyordu
Sabah namazı hususunda teorik ve pratik bilgilerle motive eden ince kısa ve öz bir kitap.
"Sabah namazını kılanlar Allah'ın himayesindedir."
"Sabah ve ikindi namazını kılanlar cehenneme girmezler."
Herkese iyi okumalar...
