Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İ'lem Eyyühel-Aziz!
Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın hak ve hakikat olduğuna en sadık deliller: 1- Tevhidin bütün iktizalarını ve lâzımlarını mertebeleriyle muhafaza etmesidir. 2- Esma-i hüsnanın tenasüb ve iktizası üzerine hakaik-i âliye-i İlahiyedeki müvazeneyi müraat etmesidir. 3- Rububiyet ve uluhiyete ait şuunatı kemal-i müvazene ile cem'etmesidir.
Sayfa 135 - Zeyl-ül Habbe
İ'lem Eyyühel-Aziz! Yarın seni zillet ve rezaletlere maruz bırakmakla terkedecek olan dünyanın sefahetini bugün kemal-i izzet ve şerefle terkedersen pek aziz ve yüksek olursun. Çünki o seni terketmeden evvel sen onu terkedersen, hayrını alır, şerrinden kurtulursun. Fakat vaziyet ma'kuse olursa, kaziye de ma'kuse olur.
Sayfa 188 - Envar
Reklam
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kâinat bir şeceredir. Anasır onun dallarıdır. Nebatat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir. Bu semerelerden en ziyadar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyidü'l-Enbiya Ve'l-Mürselîn, İmamü'l-Müttakin, Habib-i Rabbü'l-Âlemîn Hazret-i Muhammed'dir.
Batı Medeniyeti
İ'lem Eyyühel-Aziz! Kâfirlerin medeniyeti ile mü'minlerin medeniyeti arasındaki fark: Birincisi: Medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir. Zahiri parlıyor, bâtını da yakıyor. Dışı süs içi pis, sureti me'nus sîreti ma'kûs bir şeytandır. İkincisi: Bâtını nur, zahiri rahmet, içi muhabbet, dışı uhuvvet, sureti muavenet, sîreti şefkat, cazibedar bir melektir.
İ'lem Eyyühel-Aziz!(Ey aziz kardeşim bil ki!)
Tevfik-i İlâhî refiki olan adam, tarikat berzahına girmeden zahirden hakikate geçebilir. Evet, Kur’ân’dan, hakikat-i tarikati, tarikatsiz feyiz suretiyle gördüm ve bir parça aldım. Ve keza, maksud-u bizzat olan ilimlere ulûm-u âliyeyi okumaksızın isâl edici bir yol buldum. Serîüsseyir olan bu zamanın evlâdına, kısa ve selâmet bir tarîki ihsan etmek rahmet-i hâkimenin şânındandır. Risale i Nur-Mesnevi-i Nuriye
İ'lem Eyyühel-Aziz! (=Ey aziz kardeşim bil ki!) Bir küll ne şeye muhtaç ise, cüz'ü de o şeye muhtaçtır. Meselâ: Bir şecerenin meydana gelmesi için ne lâzım ise, bir semerenin vücuduna da lâzımdır. Öyle ise, semerenin Hâlıkı, şecerenin de Hâlıkı o oluyor. Hattâ arzın ve şecere-i hilkatin de Hâlıkı, o Hâlık olacaktır.
Reklam
İ'lem Eyyühel-Aziz!    Kâfirlerin medeniyeti ile mü'minlerin medeniyeti arasındaki fark:    Birincisi:    Medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir. Zâhiri parlıyor, bâtını da yakıyor. Dışı süs içi pis, sureti me'nus sîreti ma'kûs bir şeytandır.    İkincisi:    Bâtını nur, zahiri rahmet, içi muhabbet, dışı uhuvvet, sureti muâvenet, sîreti şefkat, cazibedar bir melektir.
Sayfa 78 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.Ş (me'nus-beğenilen) (ma'kus-uğursuz) .İ'lem Eyyühel-Aziz! - Ey Aziz İnsan..Kitabı okudu
İ'lem Eyyühel-Aziz!    İnsan'ın akıl ve fikir meydanı öyle bir vüs'attedir ki, ihâtası mümkün değildir; ve o kadar dardır ki, iğneye mahal olamaz. Evet bazan zerre içinde dönüyor, katre içerisinde yüzüyor, bir noktada hapsoluyor. Bazan de, âlemi bir karpuz gibi eline alır ve kâinatı misafireten getirir, akıl odasında misafir eder. Bazan de, o kadar haddini tecavüz eder, yükseğe çıkar ki; Vâcibü'l-Vücud'u görmeğe çalışır. Bâzan da, küçülür, zerreye benzer. Bâzan da, semavat kadar büyür. Bâzan da, bir katreye girer. Bâzan da, fıtrat ve hilkati içine alır...
Sayfa 82 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.Ş.. (vüs'at-genişlikKitabı okudu
İ'lem Eyyühel-Aziz! Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve zînetleri, Hàlıkımızı, Mâlikimizi ve Mevlâmızı bilmediğimiz takdirde Cennet olsa bile Cehennemdir. Evet, öyle gördüm ve öyle de zevkettim. Bilhassa, şefkatin ateşini söndürecek "Mârifetullah"dan başka birşey var mıdır? Evet, mârifetullah olduktan sonra, dünya lezzetlerine iştiha olmadığı gibi Cennete bile iştiyak geri kalır.
Sayfa 90 - Sözler Neşriyyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
Hep merak etmiştim...
İ'lem Eyyühel-Aziz! İnsanın bir akrabasına (meselâ) okuduğu bir Fatiha-i Şerife'den hasıl olan sevabda istifade etmekte, bir ile bin müsavidir. Nasıl ki ağızdan çıkan bir lafzın işitilmesinde, bir cemaat ile bir ferd bir olur. Çünki latîf şeyler matbaa gibidir. Basılan bir kelimeden bin kelime çıkar. Ve keza nuranî şeylerde vahdet ile beraber tekessür olduğuna, yani bir nuranî şeyde bin sevab bulunduğuna bir işarettir...
Reklam
Sübhanallah
İ'lem Eyyühel-Aziz! Hardale ile tabir edilen, bir darı habbesi hükmünde olan kuvve-i hâfızanın ihata ettiği meydanda gezintiler yapılırken o kadar büyük bir sahraya inkılab eder ki, gezmekle bitmez bir şekil alır. Acaba o hardalenin içindeki meydanı bitiremeyen, o hardalenin dairesini ne suretle bitirecektir? Aklın nazarında hardalenin vaziyeti böyle ise, aklın gezdiği daire nasıldır? Aklı da dünyayı yutar. Fesübhanallah! Cenab-ı Hak hardaleyi, akıl için dünya ve dünyayı da akıl için bir hardale gibi yapmıştır.
İ'lem Eyyühel-Aziz!    Senin iktidarın kısa, bekán az, hayatın mahdud, ömrünün günleri ma'dud ve her şeyin fânidir. Öyle ise, şu kısa, fâni ömrünü fâni şeylere sarfetme ki, fâni olmasın. Bâkî şeylere sarfet ki, bâkî kalsın.
Sayfa 159 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.Ş ) Bekà-sonsuzluk, devamsızlık) Mahdud-sınırlı, hudutlu) Ma'dud-sayılan, hesab edilen) Fâni-geçici) Bâkî-ebedîKitabı okudu
İ'lem Eyyühel-Aziz!    Kâinat bir şeceredir. Anasır onun dallarıdır. Nebâtat yapraklarıdır. Hayvanat onun çiçekleridir. İnsanlar onun semereleridir. Bu semerelerden en ziyâdar, nurlu, ahsen, ekrem, eşref, eltaf Seyyidü'l-Enbiya Ve'l-Mürselîn, İmamü'l-Müttakin, Habib-i Rabbü'l-Âlemîn Hazret-i Muhammed'dir.  ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮَﺍﺕِ ﻣَﺎﺩَﺍﻣَﺖِ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕُ
Sayfa 175 - Sözler Neşriyat. San. Tic. A.ŞKitabı okudu
678 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.