Kendimden çok başkaları için üzülmek... Elimde olmadan...
Duyarlıyım... Dışarıdaki duyarsızların cenderesinde soluklayamıyorum kendi güzel hayatımı zaman zaman...
Aldırmasam... Ahh, bir aldırmasam...
Bir bahar sabahı kelebeğin biri hüzünle kaldırmış başını topraktan… " Neden daha çok göremiyorum baharı?.." demiş bir çiçeğin sessizliğine doğru uçarken… Konmuş çiçeğin aydınlığına bir daha sormuş: " Neden daha çok göremiyorum baharı… Başka mevsimleri?.." Çevirmiş başını, bakmış kelebeğe çiçek… Konuşamamış… Düşünmüş… " Ben de… Ben neden göremiyorum başka mevsimleri… Neden işim bir baharlık?…"
Sarılmış kelebekle çiçek birbirine… Ağlaşmışlar… Bilmeden, bütün mevsimleri değil, kısacık ömürlerde, bütün mevsimlerde baharı yaşamanın YAŞAMAK olduğunu…
Zaten bütün mevsimler baharı hazırlar insanlara…
Yaz, yeni baharlar için kavurur toprağı…
Sonbahar, yeni baharlara savurur yaprakları…
Kış, yeni baharlar için dondurur, örter üstümüzü…
Ve biz bütün yolların bahara gittiğini bilmeden, geçici kışlarda üzülerek… Geçici yazlarda sevinerek… Geçici sonbaharlarda ürpererek sürdürürüz yürüyüşümüzü… Oysa hep bahara doğru döner dünya… Düşünebilene… Sevebilene… OLABİLENE…
Hiçbirşeyi biz yaratmıyoruz… Yalnızca bir aynayız…. Uzaya serpiştirilmiş güzellikleri yansıtan…
Yaşamak bir sanat!
Ve her sanatçı parlaklığına-berraklığına göre yansıtıyor güzellikleri hayatına…
Kimileri tozlu, pek bir şey görünmüyor aynasında…
Kimisinin sırçaları dökülmüş yer yer, derinliğine göremiyor yaşadıklarını…
Kimi şekilleri büyüten bir dev aynası…
Kimi ters…
Kimi dalgalık…
Kimi bulanık…
Kimi kırık…
Kimimiz öyle – Kimimiz böyle… Ama hepimiz bir aynayız…
Güzellikler göremiyor, gösteremiyorsak eğer… Hatayı kendi sırlarımızda aramalıyız…