Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Plak kasete, kaset cd çalara dönüştü, mp3'ler, internetten indirilen şarkılar derken, çağ değişiyor, müzikler değişiyor, ama kalbimizin sesi değişmiyordu. İlhan İrem bir göründü bir kayboldu, ama kendini hiç unutturmadı. Dik ve onurlu duruşu gönüllerde ve akıllarda kalan birçok esere imza atarak saygın sanatçı pozisyonunu hiç kaybetmedi...
Plak kasete, kaset cd çalara dönüştü, mp3'ler, internetten indirilen şarkılar derken, çağ değişiyor, müzikler değişiyor, ama kalbimizin sesi değişmiyordu. İlhan İrem bir göründü bir kayboldu, ama kendini hiç unutturmadı. Dik ve onurlu duruşu gönüllerde ve akıllarda kalan birçok esere imza atarak saygın sanatçı pozisyonunu hiç kaybetmedi.
Reklam
Boşver, boşver arkadaş, başka bulursun Bütün kalbin sevinçle, neşeyle dolsun En kötü günlerimiz hep böyle olsun Mutluluklar bizimle, elem yok olsun .. || İlhan İrem- Haydi Sil Gözlerini
İlhan İrem'in müdavimi olduğu ve "Gece Kütüphanesi" dediği barı irem şöyle anlatıyor: İçkiler tezgahın altında ve batın arkasındaki raflarda sadece kitaplar var... Asaf'ın kitapları. Her yerde koyu renk ahşap kokusu... Üzerinde ziyaretçilerin yazdığı isimler, şiirler... Ve duvarda akrep ve yelkovanı olmayan, sadece saniyesi dönen bir saat. Hayattayken, insanca yaşamayı unutmayın. Bir bakmışsın saat üç, bir bakmışsın saat hiç...
Sibel oral-Yaşadığımı görüyor musunuz Dünyanın tozu nasıl alınır? İşte onu bir Özdemir Asaf bilir. Çünkü o akrepsiz veya kovansız sadece saniyesi dönüp duran saati o barın duvarına asandır. Çünkü o saat yazar, dakika okur, saniye siler diye yazandır. İlhan irem'in de müdavimi olduğu ve gece kütüphanesi dediği barış İrem şöyle anlatıyor: içkiler tezgahın altında ve barın arkasındaki raflarda sadece bu kitaplar var. Asaf'ın kitapları. Her yerde koyu renk ahşap kokusu nokta üzerinde ziyaretçilerin yazdığı isimler, şiirler nokta ve duvarda akrep ve yelkovanı olmayan yalnızca saniyesi dönen bir saat. Hayattayken, insanca yaşamayı unutmayın. Bir bakmışsın saat 3, Bir bakmışsın saat hiç...
Reklam
Hiçbir konuda tabularım yok... Hepsi hızla yokolup gitti ben, ben oldukça...
Hayat yalnızca kazanmak oluyor bazen.. Bizi biz yapan değerlere bir nebze bile aldırmadan kazanmak.. Dostlarınızın yüzleri kayboluyor rüyalarınızdan.. Gelecek korkusu ya da kilitler arkasına istiflenecek paralar sarıyor çevrenizi.. Bir zaman böyle programlanıyoruz kazanmaya ya da kaybetmemeye eldekileri.. Bunca insanlığımızla başarıyoruz duygusuz kalabilmeyi.. Geleceğin insanı oluyoruz böylece...!
Toplum, kendi yozluğu içinden çıkarttığı yöneticilerle daha da yozlaştırılıyor...
Çünkü "böyle gelmiş, böyle gider" bir çoğunluk yaratılmıştır...
Reklam
Son on yıllarda büyüttüğümüz soyağacında elimizi attığımız her dalda cehalet, özensizlik, tepkisizlik ve teslimiyet var... Cehalet.. Çünkü nüfusu yetmiş milyona varan Türkiye’de kitaplar ortalama iki bin adet basılıyor ve istisnalar dışında yıllarca raflarda tozlanıyor...
Biz nerdeyiz? Buralara nerden geldik?... Dostlukları, ilişkileri, saygıları, sevgileri, çevreyi tümden erozyona uğratıp, toplumun bütün kesimlerinde üreyip boy veren bu sığ ve kalın kolay kazanç insanları… Bu robot yığınlar, milyonlarca köşe dönücü. Gelişimi, çağdaşlaşmayı “gibi olmak” zanneden, “Türkilizce”li, “vaav”lı, “pardon yani”li plastik çiçekler hangi tarlada sulanıp serpildiler bu kadar?
Kendimi, bu duyarsız, aldırmaz, zerafetini yitirmiş pis sürünün parçası olarak görmüyorum...
271 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.