Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aylık Türkçü Dergi: Ötüken 15 Ocak 1964'te Ötüken dergisinin ilk sayısı çıktı. Ötüken başlığı altında "Her Ayın On beşinde Çıkar, Fikir ve Ülkü Dergisi" ibaresi bulunuyordu. Derginin sahibi Atsız, sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek'ti. Ötüken doğrudan doğruya Atsız'ın sahipliğinde çıkan son dergiydi. Ölüm tarihi
İmamoğlu kazanınca ben... :D
Anadolu'ya gidiyorum. Bu kokmuş İstanbul'da bir saat daha kalamam çünkü...
Reklam
Kulluk Allah içindir. Ömür Allah yolunda tüketilirse mübarektir. Kötülüklerden kaçınmak da iyiliklere ermek de sadece Allah için yapılmalıdır. İşlediğimiz amelleri sadece Allah'a arz edebilmeliyiz. Allah için işlenmeyen ameller boşa çıkmaktadır. Bu gerçeği Fudayl b. İyaz (ö. 187/802) şu tespiti ile anlaşılır kılmaktadır. "Halk için ameli (ve günah olan şeyleri) terk etmek riyadır, halk için amel (ve ibadet) etmek ise şirktir.
Riya, ihlasla kesinlikle bağdaşmaz. Kişi riya ile yaptığı hiçbir amelin ve ibadetin sevabına kavuşamaz. İbadetlerine riya karıştıran bir insan, ahirette sevaptan yoksun kalır. Yaptığı ameller sadece dünyada kalır. Dünyada iken ameli onu kurtarsada ahirette boşa gider.
Reklam
İyilik yapmayana iyilikte bulunmak, onun için hayırlı olanını düşünmek mümine yakışan bir haslettir.
Bilmediğimiz konuları öğrenebilmek için bazı zorluklara katlanmasını bilmeliyiz. Nimet külfetsiz olmaz.
Her bilenin üstünde bir bilen vardır. Kişi kendi bilgisiyle böbürlenmemeli, daha bilgili kişilerin ve hepsinin de üstünde Allah'ın daha bilgili bulunduğunu hatırdan çıkarmamalıdır. Çünkü her ilim sahibinin üstünde ondan daha fazla ve farklı bir bilen vardır.
Her daim uyanık davranan ve müslümanın her işine fesat karıştırmayı gaye edinen bir düşmana karşı uyanık olunmalıdır. Çünkü şeytanın nüfusu önce kalbe, sonra azalara olur. Kalpte yer edinen her fasit düşünce kişinin sırat-ı müstakimden ayrılması noktasında bir derece olur.
Reklam
Tirmizi ve Nesâî'nin Sünenlerinde yer alan, meleklerin ve şeytanın ilkâsına ışık tutan bir hadiste Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur. "Muhakkak ki şeytan da melek de Ademoğlu ile ilgilenir. Şeytanın ilgilenmesi onu kötülükle korkutup Hakk'ı yalanlatmasıdır. Meleğin ilgilenmesi ise ona hayır müjdeleyip Hakk'ı tasdik etmesidir. Bunu kendi nefsinde bulan kişi, bu düşüncenin Allah'tan olduğunu bilsin ve Allah'a hamdetsin; diğerini bulan kimse ise şeytandan Allah'a sığınsın." Sonra Rasulullah (sav): "Şeytan sizi fakirlik ile korkutarak, çirkin şeyleri emreder. Allah ise mağfiret ve bolluk vad eder. (Bakara, 268) ayeti kerimesini tilavet buyurdular.
Âlimlerden İbnu'l Arabî'nin kendisi şöyle demektedir. "Tasavvufa karşı uyanık ol. Çünkü o yoldan çıkanların çoğu ondandır. O, helak olmanın ve yücelmenin yoludur. Her kim ilim, amel ve halini tahkik derecesine ulaştırırsa ebediyeti elde eder. Değilse, helak olanlarla beraber helak olur."
Âlimlerden Saîd Havvâ şöyle demekte: "Sahabe neslinde hem ilim, hem amel vardı. Kalbi hal ile birlikte ahlâkî vasıflar mevcuttu. Ama zamanla amel zayıfladı. Kalbi hal ve ahlâkî vasıf zayıfladı. Oysa bunlar peygamberlerin tebliğ ettiklerinin en büyük görüntüleridir. Bu sebeple zahiri amel ve müslüman için gerekli olan kalbi hal meselesinde işleri asıl mecrasına döndürmenin bir çabası olarak İslamı tasavvuf ortaya çıktı. Sonra bu tasavvuf çeşitli yollara bölündü, eğri büğrü yollara saptı."
Zühd ve takva hayatı, cihadla yakından alakalıdır. Türkiye'de; 32 farz arasında, cihada yer vermeyen Latinde eserler bol miktarda basılmakta ve dağıtılmaktadır. Hâlbuki nefsin heva ve heveslerini durdurabilecek tek ilaç cihad'dır. Tasavvufi hayat temelde bu cihada dayanmak durumundadır. Aksi mümkün değildir.
373 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.