Bir türkü duyulur... Gecede başka türlü, gündüzde başka türlüdür. Çocuk söylerse başka tatta, kadın söylerse... Genç söylerse başka türlü olur, yaşlı söylerse...
"varacağım dikenlidüzüne. beş köyün yaşlılarını toplayacağım başıma. diyeceğim ki, abdi ağa yok artık. elinizdeki öküzler sizindir. ortakçılık, mortaçkılık yok. tarlalar da sizindir. ekin ekebildiğiniz kadar. ben dağda oldukça, bu böyle sürüp gidecek. vurulursam başınızın çaresine bakarsınız. sonra köylüyü başıma toplayıp, çakırdikenliği yaktıracağım. çakırdikenliği yakmadan kimse çift koşmayacak. "
cabbar gözleri yaşararak:
" işte bu iyi"dedi."ağasız köy! herkesin kazandığı herkesin olacak."
Düşmanlıkların, kinlerin, sevgilerin, korkuların, kaygıların, yiğitliklerin üstünü kalın bir uyku örtmüştü. Düşler çarpışıyordu. Düşler yaşıyordu şuanda.
...
Görüş sahası ne kadar dar olursa olsun, insan muhayyilesi geniştir. Değirmenoluk köyünden başka hiçbir yere çıkmamış bir insanın bile geniş bir hayal dünyası mevcuttur. Yıldızların ötelerine kadar uzanabilir. Hiçbir yer bulamazsa Kafdağının arkasına kadar gider. O da olmazsa, düşlerinde yaşadığı yer başkalaşır. Cennetleşir.
Bu dünya böyledir,diyordu. Sular hendeğine dolar. İnsanlar doğar ölür,gün doğar batar. Ağaçlar büyür çürür. Sular akar,bulut ağar. Ağayı öldürürsün,ağa gelir yerine. Bir daha öldürürsün,bir daha gelir.