Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
400 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
114 günde okudu
Ezber Bozmak Üzerine
Kitap çokça düşündüren pek çok araştırma ve inceleme üzerine yazılmış değerli bir kitap. Öğretici, öğretirken düşündürücü. Dedikodu, tahammül, önyargı , ısmarlamanın kökeni gibi, fala inanma vb. bildiğiniz insani kalıpların günümüze hangi davranışlar üzerinden evrilerek geldiğini anlatıyor yazar tüm detaylarıyla. Tek eleştirim bazen sürekli aynı şeyi okuyormuş hissi doğuyor çünkü konu içinde açıklayıcı olsun diye çokça tekrarı da barındırıyor bölümler ve bu nedenle kitap çok akıcı değil, hızlı ilerlemiyor malesef şahsi görüşüm. Yine de özünde değerli ve okunması gereken, ezbere davranışlarımızın kökeninin anlaşılması için önemli bir kitap, yazara emeği için teşekkürler.
Ezbere Yaşayanlar - Vazgeçemediğimiz Alışkanlıklarımızın Kökenleri
Ezbere Yaşayanlar - Vazgeçemediğimiz Alışkanlıklarımızın KökenleriEmrah Safa Gürkan · Kronik Kitap · 20221,755 okunma
-Yahudiler-
Bu halkın tüm tarihinde cömertlik, yüce gönüllülük ve hayırseverliğin hiçbir izine rastlanmaz.
Sayfa 82 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
Reklam
İncil yazarları günümüzün modern yazarlarına benzemiş olsalardı, birbirlerine karşı çıkıp çatışacakları uçsuz bucaksız dinî meseleler vardı.
Sayfa 75 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
Din, hükümdar ile dilenci eşitler.
Sayfa 72 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
O zaman ne olacak! Her yurttaşın kendi aklına göre inanmasına ve bu aydınlanmış ya da yanılmış aklın kendisine dikte ettiklerine göre düşünmesine izin verilecek mi? Kamu düzenini bozmadığı sürece böyle olması elbette en iyisidir çünkü kamu düzeni bir insanın inanıp inanmamasına değil, yurdunun adetlerine saygı duymasına bağlıdır ama eğer siz ülkedeki egemen dine inanmamak suçtur derseniz, o zaman kendi atalarınızı, ilk Hristiyanları suçlamış ve onları işkencelerle öldürtenleri haklı çıkarmış olursunuz.
Sayfa 71 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
... Ben bunun tam tersi bir sonuca varıyorum: Değerini çok az bildiğimiz ve onun adına birçok suç işlediğimiz bu geçici yaşamdan sonra işlediğimiz korkunç suçları affetmek için bize inayetini gösterecek olan bir Tanrı vardır çünkü hemen hemen hepsi çok kanlı geçen din savaşlarını, Katolik kilisesindeki büyük bölünmeyi, hemen hemen hepsi iğrenç dinî yalanları, farklı düşüncelerin tutuşturduğu korkunç nefretleri; kısacası sahte sofuluğun ürettiği bütün kötülükleri göz önünde tutarsak, insanların uzun zamandan beri zaten bu dünyada kendi cehennemlerinde yaşadıklarını görebiliriz.
Sayfa 70 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
Reklam
Diğer ulusların sağlıklı düşüncelerini benimsemede hep en sonuncu biz mi olacağız? Onlar kendilerini düzelttiler. Peki biz kendimizi ne zaman düzelteceğiz? Newton'un ortaya koyduğu gerçeği kabul etmek için bize altmış yıl gerekmişti. Çocuklarımızın yaşamını kurtarmak için aşı yapmaya daha yeni yeni cesaret ediyoruz. Tarımdaki doğru ilkeleri henüz çok yakın bir zamanda uygulamaya başladık. İnsanlığın doğru ilkelerini uygulamaya ne zaman başlayacağız? Biz aynı koşullarda aynı zalimliklerden suçluyken, paganları insanlarımızı şehit etmekle nasıl suçlayabiliriz?
Sayfa 69 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
Dehşet içinde ama haklı olarak şunu diyorum: Zulmedenler, cellatlar, katiller biziz, biz Hristiyanlar! Peki kimi katlettik? Kendi kardeşlerimizi... Konstantin'in saltanat döneminden Cévennes'de yaşayan, şükürler olsun ki artık günümüzde var olmayan yamyamların öfkesine gelene dek ellerimizde haç ya da İncil ile yüzlerce şehri yakıp yıktık, insanların yakıldığı odun yığınlarının alevleri ve dökülen kanlar her yana saçılmaya devam etti.
Sayfa 68 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
İnsanlar çok uzun zamandır yalana maruz kalıyorlar.
Sayfa 64 - Karbon Kitaplar - 1.Basım
Koku, bin yıllardır baştan çıkarma depomuzdaki en önemli silahlardan birisi. Kendisi aslen pek de öyle güzel bir kadın sayılmayan Kleopatra'nın sanki çok güzel bir kadınmış gibi yayılmış ününü hepimiz duyarız. Oysa onu farklı yapan, kendinde gördüğü veya varsaydığı eksikliğin üzerine gitmesi, güzelleşme işini neredeyse bir sanat veya bilime dönüştürürcesine ciddi ve bilinçli olarak ele almasıdır. Kendine özel bir laboratuvarı olduğunu biliyoruz Kleopatra'nın. Rahiplerin de yardımıyla burada ürettikleri arasında yağlar ve katı parfümler de var. Bu katı parfümleri, ruj sürer gibi dudaklarına sürdüğü ve bu sayede öpüştüğü âşığına kendinden kokulu bir iz bıraktığı söyleniyor. Dudakların hemen burnun altında yer aldığını düşünürsek, Kleopatra'nın kokulu mesajı için çok da yanlış bir hedef bölge seçmediğini söyleyebiliriz.
Sayfa 86
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.