Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sonra derler ki bir gurbet daha var, adı duygusal yalnızlık. Kendi duygularımdan çok uzağa gittiğimde olur. Seviniyor muyum, üzülüyor muyum, aşık mıyım, bir derdim mi var, hiç bilmiyorum. İnsan kendinin gurbetine çıktığında, işte orası en koyu yalnızlıktır. Kalbimi okumayı unutsam eğer, bir el bana değsin ve harfleri yüzüme tutsun isterim. Hecelemeyi yeni söken bir çocukmuşum gibi, otursun biri yanımda ve bana okumayı öğretsin."
Merhamet
Merhamet
Ölüler Konuşuyor
Ben onu bunu bilmem Şunu bilirim Şunu söylerim Ölmek veya ölmemekte Bütün mesele Bütün mesele Yetişir ki insan ölmesin Akşamları uyuyup sabahları uyansın Ve saçları dağılsın rüzgârda Yetişir.
Muzaffer Tayyip Uslu
Muzaffer Tayyip Uslu
Reklam
''Daha ben, çocukken - (6 ve 18 aylık) Lacan'ın teorisinden bahsetmiştim- kendisini bile, aynadaki görüntüsünden fark ederek, evrenden koptuğunu hisseden bir varlık olarak, ben, ötekinin bakış açısından başka bir yerde kendisini inşa edemez. Bizim düşündüğümüzün aksine, ben, içten inşa edilmez, dıştan inşa edilir. Bu yüzden de
Gelecek ve Geçmişe Dair
İnsan geleceğe karşı hep bir umutlu oluyorda, geçmişi bir ayrı özlüyor. Umutla baktığı gelecek, geçmişi kadar güzel olmuyor. İ.A.Ş
Madem edebiyat karın doyurmuyor. Proletaryaları konuşalım.
Sizce Dünya'nın en sömürücü kapitalizmine sahip sistem hangi ülkede? Bence Türkiye'de. Neden diye soracak olursanız size sunacağım tezimi hemen açıklayayım: Örneğin bir fabrika düşünün. Doğu illerinde bu tip bir fabrikada işçiye verilen maaş asgari ücreti geçmez. Yıllarını vermiş kalifiyeli elemanlar bir kaç bin fark alabilir. Batıya gittiğimizde bu rakam elbette 5 ile 10 bin arasında değişmektedir. Ama gelin görün ki ekmek parasına memleketini terk edip taşı toprağı altın İstanbul'a göçenler bugün 1+1 eve en az 18 bin kira vermekte. E haliyle işletmelerde iki s (ya s.s ya s.s) kuralı doğrultusunda kesenin ağzını biraz açmak zorunda kalıyor. Biraz diyorum çünkü batıdakinin dini imanı doğudakinden pek farklı değil. Ölme elimde köle gibi sürün hesabı. Şimdi hal durum böyle iken. İşverenlere şöyle bir soruyla eleştirimize devam edelim. Ara ara haber bültenlerinde şu fiyata bu fiyata çalıştıracak eleman bulamıyoruz diye söyleniyorsunuz. Acaba bir de kendi çalışma şartlarınızı da gözden geçirip ona söylenseniz, meselenin asıl kaynağına inmiş olmaz mısınız? Şuanda bulunduğum ilde 6x12 bir çalışma sisteminde olan bir fabrika, işçiye 25 TL maaş veriyor. Benim hemen şuanda yaptığım kabataslak hesaplamayla; haftalık 45 saati doldurunca geriye kalan çalışma saati 1,5 veya 2 ile çarpılır ve buda 40 bin liranın üzerinde bir maaşa tekabül eder. Şimdi bütün Yurttaşlarıma soruyorum: Sizce Türkiye'de tembellik problemi bedensel mi, yoksa maaşsal mı? Buyurun siz cevap verin.
“Ve insan ne kadar tenha…”🫴
Reklam
Her şey zıddı ile bilinir sözüne pek katılmıyorum, biraz izahta kolaya kaçmak olarak görünüyor bana. Yani iyiyi, güzeli seçmek ve yaşamak için bunların zıtlarına ihtiyaç olduğunu söylemek bence doğru değil, iyi kötü olmadan da değer görür, kötülüğü görmeden de insan zihni iyiyi fark edebilir, mantığı mantıksızlık üzerinden üretmeyiz, akıl tam da bu işe yarar. Duygular olguları anlamlandırdığında bir şeyi zıddı ile bilmeyi öne çıkarmış olmalı, oysa akıl için böyle bir kıyasa ihtiyaç yoktur. İyi vardır ve iyinin eksik olduğu yer kötüdür. Karanlık aydınlığın tersi değil ışıkça eksik olan yerdir, bu bakış karanlığı aydınlığın zıddı yapmaz.
Tanrım iyilik dolu içim, İyilikten taşıyorum. İnsanları hayvanları hatta bitki ve ağaçları Herkeslerden çok seviyorum İyi bir şeyler olsun artık bu dünyamızda diye sana yalvarıyorum. Ben ve bir kaç milyar müslümanla ! birlikte. . Kaç zaman geçti Irak aynı Suriye aynı ve şimdi de Gazze Gazze için bir şey olmayacak mı Duamız mı yeterli gelmedi daha
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.