Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiç sevilmeyen insanlar sevildiklerini hissedince veya bir takım yalancı insalar tarafından "-mış" gibi muamele görünce dahi bağlanıyorlar. Ben daima söylerim zaten insanı yüzleştiği ya da yaşadığı şeyler yıkmaz - dığı diyorum çünkü yaşadığı diyebiliyorsak hala hayatta bir şekil farketmese de ayakta demektir. Asıl insanı yıkan şey hiç yaşamadığı bir şeyi en savunmasız anında yaşayıp ona bir uyuşturucu misali bağlanmasıdır. Neticede insan hiç yemediği bir şeyin tadını özlemez. Hiç tatmadığı bir duyguyu özlemez. Fakat o duyguyu tattığında ona bağlanıp deli divane gibi isterse eğer işte bu insanın felaketi haline gelir. Ardından insan "meğer ne de muhtaçmışım buna" demeye başlar. Artık eksik farkedilmiştir. Yasaklı meyve yenmiştir.
"İnsanın felaketi, ait olduğu yer olan odasında, kendiyle başbaşa kalmak istememesinden gelir." -Pascal
Reklam
SOSYOLOJI OKUMALARI (200 kitap)
SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ Bu Ülke- Cemil Meriç Devlet - Platon Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez Siyaset Bilimi- Atilla Yayla Gorgias- Platon Sosyoloji- Anthony Giddens Öküzün A'sı-Barry Sanders Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman Minervanın
Yazıklar olsun!!!
Hani susayım susayım diyorum da bir yere kadar ama... Normalde televizyon ile aram neredeyse yok denecek seviyede ama az önce bir bakayım dedim. Baktığıma da bin pişman oldum. Bu ülkede iki ay önce asrın felaketi dediğimiz bir deprem oldu. 49 bini aşkın kardeşimiz vefat etti. Binlerce insan yaralandı. Binlerce insanın hayatı sekteye uğradı.. Bu ülkede daha birkaç gün önce sel felaketi oldu ve 18 kişi vefat etti.. Bu ülkede 108 sene önce (tam bugün) bir savaşta "Çanakkale Geçilmez " denildi... Ama maalesef ki az önce televizyonda bir haber gördüm. Haberde bir maymundan bahsediliyordu. Bunca olaya rağmen maymunları haber yapacak kadar her şeyden uzak kaldıysak hem televizyon kanallarına, hem de buna izin veren yetkililere yazıklar olsun!!!!!
Son mektubunda:"Kendine iyi bak sakin benden önce ölme!" diyorsun Ben hayatımda bütün insan tarihine geçmiş muazzam insan sevdaların kitaplarını okudum. Fakat hiçbiri, bir insanın bir insana karşı duyabileceği sevgiyi bu kadar sade, müthiş bir azametle ifade edememiştir. Ben yeryüzünün en bahtiyar insanıyım ki;elbette ki bütün felaketi ve ümitli şartların da yardımıyla;sana bu satırı yazdırabilecek kadar sevmişim seni ve kendimi sana sevdirebilmişim... Piraye Mektuplar
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
10 Mart 2018 “…Bırak bu kitap çarpsın okuyanını. Sarsılsın ve kendilerine uzun zaman gelemesinler. Okuyanlar, “Dayanamıyorum okumaya, şüpheci biri oldum çıktım, bu nasıl iş anlamadım!” diyor. Her yerlerine şüphe bulaşsın bırak! Uykuları kaçsın, rahatsız olsun, yaşantılarından keyif alamasınlar bir süre…” diyor. “Kardeşini Doğurmak” kitabının
Reklam
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Peyami Safa
Peyami Safa'nın şaheserlerinden Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Türk edebiyatında "insan ruhunun derinliklerinde ve labi-rentlerinde dolaşan ilk roman" olması ve hasta bir insanı ve onun psikolojisini ele alması bakımından önemli bir yere sahiptir. Birçok araştırmacı ve yazar tarafından Türk edebiyatında bir ilk kabul edilen Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Tanpınar dediği gibi, "acının ve ıstırabın yegâne kitabı" olarak hem kemiyet hem de keyfiyet bakımından başka hiçbir eser olmasa da Türk romanının var olduğuna delil gösterilebilecek kudrette bir eserdir. Romanın genç kahramanı, ayağındaki rahatsızlıktan kurtulabilmek için sayısız doktora görünür ve en nihayetinde havadar bir ortamda, stresten uzak bir istirahat dönemi geçirmesi gerektiğine ikna edilir. Ancak, gerek akrabaları olan bir Paşa'nın Erenköyü'ndeki köşkünde misafir kaldığı dönemde, gerekse kendi evi ve hastaneye gidiş gelişlerinde şuurunu adeta bir facia atmosferinde yoğurur. Peyami Safa'nın çocukluk ve gençlik dönemlerinden fazlasıyla izler taşıyan roman, hem umudu ve umutsuzluğu, hem de sevinci ve felaketi aynı sayfalara sığdırabilmiş olması bakımından insanın eşsiz bir tarifini sunuyor. Alışverişe Başla; kitapsec.com/Products/Dokuzu...
İnsanın felaketi, sessizce odasında, ait olduğu yer olan odasında oturmak istememesinden gelir.
Blaise Pascal
Blaise Pascal
Hayır (ey insanlar)! Doğrusu siz çabucak gelip geçeni seviyorsunuz, Âhireti ise bir yana bırakıyorsunuz. Oysa o gün bir kısım yüzler rablerine bakarak mutlulukla parıldayacak; Bir kısım yüzler ise o gün insanın belini kıracak bir felâketi sezerek sararıp solacaktır. (Kıyâmet sûresi; 20-25)
Sev@: Bunca gelişmiş teknoloji arasında insanlar ile iletişim büyük bir sorun gerçekten.. Konuşurken ima etmek istediğimizin inceliğini sözlerimiz ile anlayacak insanlara denk gelmek ne büyük şans olsa gerek! Günümüzün çığ gibi büyüyen herkesi birbiriyle mukayese felaketi son sürat devam ediyor. Herkes bir metaya göre değerlendiriliyor aslında.. Mesela; bazılarına göre, bir insanın görsellikten kaybetmesi ile aslında sahip olduğu muazzam karakteri görmezden geliniyor. Bazıları ise sahip olduğu güzellik ve çekicilik ile birilerini etkilerken aslında hem duygusal hem de ruhsal olarak ac bırakıp yıpratıyor...Bu çelişkiler her iki cinsiyet içinde aynı tecrübelere sahip. Diğer bir konu ise; Zeka; dudağımızın arasından çıkan iki kapak söz sarf edip övünmek değildir... Zeka; bütün olarak hem beynen, hem ruhen hem de softlaşmış dilimiz ile birini etkilemek ve ikna etmektir. Böylelerine denk gelmek ümidi ile......🍀
Reklam
Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış… Yük taşımış,
272 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.