Çok da uzak olmadığımız içimizde, yanımızda, hayatın bir alanında, anında yaşadığımız, tanık olduğumuz şeyleri anlatmış bize bu üç kadın. Kabuklar değişiyor, farklılaşıyor fakat hikayeler hep aynı kalıyor. Hayatın, insanların acımasızlığından kendini soyutlamaya çalışmış, inkâr etmiş, hatta deliliğe vurmuş kadınların hikayesi. Birisi dikmiş birisi pişirmiş birisi de yemiş, meşgul etmiş zihnini toplumun kendileri için çizdiği sınırlar içinde. Bir de Efsun var ki. Onların içinden ötekileştirdiklerimizin… aslında bir o kadar yakınlar içimizdenler bizdenler kanımızdan canımızdanlar. Kimimizin teyzesi kimimizin kardeşi kimimizin en yakın dostular. ( Alıntıdır)
Kitap yıllardır okunacaklar listesinde duruyordu az buz değil 12 yılı vardır . Öyle okunacaklar listesi kabarık olanlardanım. Yazar evimizden biri kitabı okurken anneannemin ölümüne denk gelen kısımda oturdum ağladım . Ne kadınlar geçiyor bu hayattan sessiz sedasız ne insanlar geçiyor bu hayattan yaralı ve kendine uzak . Hangimiz ne kadar sohbet edebiliyoruz kendimizle bilinmez ama artık kaçmamak gerek en derin sohbetleri kendi ile yapmaktan ne istediğini nasıl hissettiğini dinleyip yolunu çizmek öyle sıkı sıkı tutunmak gerek intihar hepimizin kafasından geçen ama asla bir çözüm olmayan bir son. Hayat zaten zor bazen etrafınızdaki insanlara gülümsemeyi ihmal etmeyin. Kabuklar değişiyor yaralar kabuk bağlıyor ama hikayelerimiz ortak ....
Ne zaman göğüs kafesim sıkışsa gerçek hayat beni boğmaya başlasa kitaba sararım ufak bir ışık dahi yeterli o karanlık mağaranın keyfini çıkarmak için. Yazar öyle ince öyle güzel dokunduruyor kendinden senden benden parçaları bir araya getirip hepimizi satırlarında boğup boğup çıkarmanın derdinde . İyiki bu yolculuğa eşlik ettim çok çok derin bir yolculuktu okumaktan keyif alacaksınız