İrade, içimizden dışa çevrilen itici kuvvetlerle frenleyici kuvvetler arasında şuurlu bir denkleşmedir. Ondaki dengeyi sağlayan ferdin yaşadığı çeşitli duygularla ferde dışardan yüklenen emirler ve tazyiklerdir. Duygular itici kuvveti harekete geçirir, emirler ve tazyikler frenleyici kuvveti idare ederler. Bu iki zıt kuvvetin ortasında hareketlerimiz meydana gelmektedir.İnsanın kaderi, bu çarpışmanın sınırında gerçekleşiyor.
Dini kültür ve öğretim bile, içten çıkıp bir dış kültür ve terbiyesi haline gelmiştir. Namazın ve her ibadetin harici erkanını bol bol ve sayısız şartlariyle öğretmekten hoşlanan din komisyoncuları, ibadetin hikmetini, onda insanlığın uluhiyetiyle alış verişini anlatmazlar; böyle bir iç âlem münasebetiyle hattâ alâkalanmazlar.
Şüphe yok ki ümitsizlik, imansızlığa götürür. Kendine güvensizlik, kuvvete teslim eder. İradenin gevşemesi kaderci yapar. Böyle çeşitli zaafların ve gençliğin ruh kuvvetlerini karşılayan engellerin gittikçe çoğalması, ne pahasına olursa olsun muvaffakiyete söz vermiş olanlarda zaruri olarak yol değiştirmeler doğurdu.
Hakka götüren yolda yürürken uğradığı muvaffakiyetsizlikler, son neslin yollarını şaşırttı. Şüphe yok ki ümitsizlik, imansızlığa götürür. Kendine güvensizlik, kuvvete teslim eder. İradenin gevşemesi kaderci yapar.