"She: Irkçılık ne ya? Sen ırkçı değilsin değil mi?" O sırada benim okumakta olduklarım;
İnsanın muhterem olduğunu anlayın faşistler.
Diyarbakır ve Mardin yanarken bazıları hâlâ sosyal medyada Türkçülük yapıyor. Irkçılık damarları öyle kabarmış ki ölen 14 insan ve şu hayvanlar bile vicdanlarını sızlatmıyor. Hilâfeti ilga ettiniz, ne mutlu Türküm diyerek Halklar arasında ayrım yaptınız, İngilizlerin çizdiği Sykes Picot sınırları ile müslümanları bölük pörçük ettiniz, şuanda Gazze, doğu Türkistan'da ve sair İslâm beldelerinde ki müslümanların soykırıma uğramasına göz yumdunuz hatta işgalci lanetli yahudi varliğını desteklediniz yetmemiş gibi toprak ve canlılar arasında bile bunu yaptınız. Türklükleri din olmuş ve nerde mustazaf bir müslüman varsa etnik kökeni ile ayrıştırıp çektiği zulümlere/acılara bir gerekçe buluyorlar hatta sevinip nisbet edenler oluyor. Siz Türk olamazsınız çünkü Türk ilk önce insandır ve insani duygular düşünceler barındırır sonra Türklüğüne kanaat getirilir.
Yazıklar olsun.
Bu ülkede ırkçılık ve faşizm o denli yükselişte ki sadece sosyal medyada Diyarbakır- Mardin arası çıkan anız yangınında yapılan yorumları okuyunca mideniz bulanıyor.
cumhuriyetin ilanıyla birlikte kurulan devletin -dönemin diğer devletleri gibi- faşist bir temel üzerine inşa edildiğini biliyoruz. farklı etnik gruplara tahammülü olmayan hükûmetlerin ayrıştırıcı ve insanlıkdışı politikalarının bugün devam etmediği savunulabilir. şartlar nazi almanyası'nın ya da faşist italya'nın yıkılmasını sağlamışsa da bu, ırkçılığın türkiye'de de çözüme kavuşturulmuş bir problem olduğuna işaret etmez. çünkü türkiye'de kurucu aklın ortaya koyduğu prensipler -ki ırkçılık/milliyetçilik de buna dahil- anti demokratik bir biçimde devlet yıkılmadığı sürece değiştirilemez olarak kabul edilmiştir. hükûmetlerin değişmesi, iktidara farklı partilerin gelmesi bu sorunu çözemez. türkiye, yapısı itibarıyla 20. yüzyılın ilk yarısına hitap etmektedir, çağın dışındadır. çare köhne değerlerden arındırılmış taze bir anayasa
Irkçılık; bir halkın, bir grup insanın diğer halk ya da insanlardan farklı olmakla kalmayıp, aynı zamanda diğerlerinden fiziksel, entelektüel ya da ahlaki bakımdan daha iyi, daha güçlü, daha yüksek ya da daha yaratıcı olduğunu, bu üstünlüğün atalardan miras alınmış olan biyolojik farklılıklardan kaynaklandığını savunan hastalıklı bir anlayıştır.
İnsanlık
İnsanlık; savaşlar, ırkçılık, işsizlik, açlık, üzüntü gibi sıkıntılarla uğraşırken küresel güçler sömürü için savaşları körüklüyor. İnsanlık için; tüm insanların kazanılması mutlu edilmesi gerekiyor.