Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Irmak Dönmez Mumen

64 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
İnsanı çocukluğuna götüren, içini sıcacık hislerle sarıp sarmalayan, memleket kokulu hikayelerden oluşuyor Alleben Öyküleri. Çok güzeldi gerçekten.
Alleben Öyküleri
Alleben ÖyküleriÜlkü Tamer · Ketebe Yayınları · 2020374 okunma
Reklam
480 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Jane Austen’ın romanlarına bakınca ilk dikkat çeken unsur evliliktir. Olaylar genelde bunun etrafında şekillenir çünkü Austen’ın dünyası hayatında çok az dram yaşandığı için ve hayatı boyunca çok az seyahat ettiği için biraz küçüktür. Austen’ın kendisi de romanlarını minyatür eserlere benzetir. Bir mektubunda bunu şöyle dile getirmiştir: ‘ İki inç genişliğinde küçük bir fildişi üzerinde çok ince bir fırçayla çalışıyorum. ‘ Jane Austen böyle küçük bir konuyu ele alıp hala etkisini sürdüren böyle güçlü romanlar yazmasını da bir romanı teknik açıdan nasıl yazacağını bilmesine ve ironiyi ustaca kullanmasına borçludur aslında. Romanlarını okuduktan sonra fark edeceğiniz üzere Austen’ın kadın karakterleri doğru şeyi yapmaya kararlı genç kadınlardan oluşur. Hayatın zorluklarıyla karşılaşırlar ve bu yolda da olgunlaşırlar. Emma da da ana karakterimiz olan Emma’nın kitabın başında sonuna olan değişimi görülmeyecek gibi değildi bana kalırsa. Başlarda kendisinden hiç haz etmezken sonlara doğru kendisini sevmeye başlamam da bu değişimin etkisi büyük oldu diyebilirim. Kitabın arka kapak yazısından yola çıkarak konusunun bir taşra kasabasındaki üç genç kızın gerçek aşkı arayışını anlattığını söyleyebiliriz. Her ne kadar kuru bir konu gibi gözükse de roman bir yandan dönemin yapısının katı ve ikiyüzlü geleneklerini de yine Austen usulü bir alayla sorguladığı için okuması insana oldukça keyif veren bir roman Emma.
Emma
EmmaJane Austen · Can Yayınları · 201810,1bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Fitzgerald 1920’li yılların Kayıp Kuşak olarak adlandırılan yazarlarından birisidir. Buradaki ‘kayıp’ yönünü kaybetme veya yabancılaşmayı kasteder. Bu kayıp kuşağın izini Muhteşem Gatsby’i okurken de fazlasıyla görüyoruz. Muhteşem Gatsby, Gatsby’nin aşk öyküsünü anlatırken aynı zamanda talihsiz Amerikan rüyasını da anlatır ve daha iyi bir dünya vaadinin sahteliğini gözler önüne serer. Romandaki mekanlar sembolik olarak seçilmiştir. East Egg soy ve miras sayesinde zengin olan kesimi ele alırken, West Egg sonradan görmeliği temsil eder. New York gizli kapaklı işlerin yeriyken, Küller Vadisi zina ve çirkinliğin yeridir. Yazar 1923’te romanını planlarken ‘olağandışı, güzel, basit ve karmaşık desenli bir eser’ yazmak istediğini ifade etmiştir. Belki eserinin başarısını yaşarken göremedi ama şimdi o başarıya ulaştığı da ortada. Kitabı çok severek okuduğumu söyleyebilirim. Kitabın ardından filmini de izledim ve sanırım ilk defa bir filmi kitabından daha fazla sevdim. Bunun sebebi de görsellikten ziyade yazarın kitabıyla anlatmak istediği ahlaki yozlaşma ve aşırılığı filmin çok daha başarılı bir şekilde aktarmış olmasıydı.
Muhteşem Gatsby
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202220,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
344 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Gulliver’in Gezileri #herayinbiriklasik okuma grubumuzun Mayıs kitabıydı. Çocukken okuduğumuz kitap ile alakası olmadığını söyleyebilirim. Cüceler, devler, ölümsüz büyücüler, oldukça zeki olan konuşan atlar var bu romanda evet ama görünenin ardında başka şeyler yatıyor. Swift’in romanı dönemin siyasi partilerini, dini muhalifleri, bilim insanlarını ve felsefecileri hicvederek toplumun büyük bir kesimiyle alay ediyor. Hatta gezi romanları yazanları bile biraz dalga konusu yapıyor kendisine. Yaşadığı dönemde kitap çok ilgi görmüş. Bir kesim çok beğenirken, bir kesim tarafından da saçmalık olarak algılanmış. Bir kitapta okuduğuma göre; o dönemde Gulliver’in gerçek olduğuna inananlar bile çıkmış. Hatta o zamanlar yaşayan bir piskoposun bu kitabı okuduktan sonra kitabı büyük bir öfkeyle ateşe atıp okuduklarının tek kelimesine bile inanmadığını duyurduğu söylenirmiş. Swift insanlık adına çok fazla umut beslemiyor. Bunu özellikle son bölümü okurken daha çok hissediyor insan. Bunları okumak oldukça tuhaftı. Anlattıkları ve vermek istediği mesajlar çok güzel ama ne yazık ki aynı şeyi anlatım tarzı için söyleyemeyeceğim. Okurken zaman zaman çok sıkıldığım, beni zorlayan bir kitap oldu.
Gulliver’in Gezileri
Gulliver’in GezileriJonathan Swift · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20197,1bin okunma
232 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
‘Bu dünyadaki tüm kötülüklerin sebebi insandır. Bizler kendi kendimizin virüsüyüz.’ ⠀ Hayvanlara insanlar için ölümcül tehdit oluşturan bir virüs bulaşıyor ve insanlar tüm hayvanları katlediyor. Peki yiyecek et bulamadıklarında ne oluyor dersiniz? İnsan mezbahaları kuruluyor. İnsan eti yemek yasallaştırılıyor. Paranız varsa istediğiniz her ‘özel et’ kapınızda. Dil, el, kol, beyin. Hangisini isterseniz. Kitabı sonuna kadar tüylerim diken diken okudum gerçekten. Okurken en çok zorlandığım kısım fabrikada üretilen insanların mezbahalardaki her adımına tanık olmaktı. Yazar her şeyi o kadar açık bir şekilde, hiçbir şeyi sakınmadan anlatıyor ki ister istemez sinirleriniz bozuluyor. Özellikle de sonuna doğru uğradığım şoku anlatamam. ⠀ Evet bir roman bu, bir distopya. Ama ne yazık ki gerçekleşebilme ihtimali olduğu hissini uyandırıyor insanda. O yüzden kitap boyunca sinirleriniz bozuluyor ama yine de okuyorsunuz. Çünkü sonunda bir şey arıyorsunuz, bir şey bekliyorsunuz. Belki de biraz umut. Tüyler ürpertici olması bir yana çok iyi bir romandı Leziz Kadavralar. Ben okuyabilirim diyen herkese tavsiyedir.
Leziz Kadavralar
Leziz KadavralarAgustina Bazterrica · Çınar Yayınları · 2020461 okunma
Reklam
464 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Victor Hugo’nun din, toplum ve doğa üçlemesini doğayı içeren kitabı Deniz İşçileri ile tamamlamış bulunmaktayım. Hugo her kitabında zamanı, mekanı, dönemin yapısını en ince ayrıntısına kadar verir okuyucuya ve bunu öyle bir yapar ki anlatılan her şey yanı başınızda oluyor gibi, sanki o sokaklarda geziyormuş gibi hissedersiniz. Ama şunu çok net söyleyebilirim ki Deniz İşçileri bu konuda Hugo’nun bütün hünerlerini sergilediği kitabı olmuş. Böyle bir gözlem yeteneği yok gerçekten. Hugo sürgün için gittiği ve sürgün kararı iptal edildikten sonra bile 15 yılını geçirdiği Guernsey Adasını anlatıyor kitabında, sanırım denizciliği de en ince ayrıntısına kadar burada gözlemliyor. Kurgusal kısımda sevdiği kadın için hırçın dalgalar arasında kalmış bir gemiden bir makinayı tek başına kurtarmaya çalışan Gilliatt’ın mücadelesini okuyoruz. Arka planda ise yine ne çok şeyden bahsediyor Hugo. En çok dikkatimi çeken de kitabın bir çok noktasında Hugo’nun yaratılışçı olduğunun izlerini görmem oldu. Bu kitap sanki diğer kitaplarına göre kendisinden daha çok izler bıraktığı bir kitap olmuş. Zaman zaman denizcilikle ilgili olan kısımlarda kitaptan kopmuş olsamda Hugo’nun kitaplarını okuduğum için son derece memnunum. Ve şunu da belirtmek isterim ki büyük küçük fark etmez ahtapot gördüğüm yerde kaçacağım. Bunun için teşekkürler Hugo.
Deniz İşçileri
Deniz İşçileriVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,700 okunma
1724 syf.
8/10 puan verdi
·
56 günde okudu
Oldukça uzun soluklu bir macera oldu Sefiller benim için. İlk cilde başladığım dönemde ailecek çok fazla sağlık sorunuyla ve maalesef vefatlarla karşılaştık. Bu da kitabın benim üzerimdeki etkisini farklı bir yöne çevirdi. Yaşadığımız kötü şeylerden dolayı Sefiller’i asla unutamayacak hale geldim. O yüzden ikinci cilde elim zor gitti ama
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,1bin okunma
108 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Son zamanlarda Türk öykücülerini okumaktan büyük keyif alıyorum gerçekten. Ömür İklim Demir’de okumaktan keyif aldığım ve yeni kitabı çıktığında hemen alacağım yazarlar arasında yerini aldı. Basit ama etkileyici anlatımı, içimizden karakterleri ve onların içinizi burkan öyküleri, kitaptaki öykülerin ve karakterlerin de birbirine göz kırpması kitabı da yazarı da sevmenizi sağlıyor. Tesadüf müdür bilemem ama son zamanlarda okuduğum bütün Türk yazarların öykülerinde melankoli, sorunlar, yalnızlıklar, arayışlar ağır basmış durumda. Şikayetçi miyim, kendi adıma değilim elbet. Seviyorum dokunan metinleri okumayı. Ömür İklim Demir de böyle, bizim sorunlarımızı, bizim yalnızlıklarımızı, bizim arayışlarımızı anlatmış bize. Her an karşınıza tanıdığınız ya da olduğunuz kişi çıkabiliyor. On öykünün onunu da sevmiş olsam da, son öykü ile beni dağılmış bir halde bırakıp bitti Muhtelif Evhamlar Kitabı. Öykü severlere tavsiyemdir.
Muhtelif Evhamlar Kitabı
Muhtelif Evhamlar KitabıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 20197,2bin okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Nobel ödüllü yazarların kitaplarını okurken zaman zaman sıkılıp zaman zaman aşırı keyif alıyorum. Bu kitapta beni şaşırtmadı ve aynı şeyleri hissettim. Kitap Janina’nın komşusu Koca Ayak’ın ölümü ile başlıyor ve bu ölümün ardından daha da tuhaf ölümler gelmeye başlıyor. İnsanlar yerine hayvanlarla vaktini geçirmeyi daha çok seven Janina ise bunun hayvanların intikamı olduğunu düşünüyor ve bu düşüncesinde direniyor. Ve bizde kitap boyunca bu cinayetleri, Janina’nın kendince yaptığı soruşturmayı okuyoruz. Kitabın arka kapağında tuhaf bir gerilim masalı, bir kara komedi, her şeyiyle kendine özgü bir hikaye yazıyor. Evet tuhaf bir gerilim masalı ve kesinlikle kendine özgün ama sanırım ben kara komedi kavramına aşina olmadığım için bu konuda ne düşünmem gerektiğini bilemedim. Ben kitabın içinde yıldız haritasının olduğu kısımları okurken çok sıkıldım açıkçası ama genele baktığımda yazarın vermek istediği mesajlar öyle güzeldi ki kitabı sevmemek imkansız. Üstelik çok güzel bir edebiyat var burada. Yazarın kalemini çok sevdim. Elimde kendisine ait bir öykü kitabı bulunmakta, en kısa zamanda öyküleri ile de tanışmak istiyorum. Elinizde varsa tam da bu günlerde okuyup biraz kendimize dönüp kitabın sorgulamamızı istediği şeyleri sorgulamanızı öneririm. Tavsiyemdir.
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,849 okunma
392 syf.
4/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Sanırım ilk defa bu serinin bir kitabını okurken bu kadar sıkıldım. Normalde yalnızlık temalarını işleyen kitapları sevsem de bu kitap beni çok sıktı. Yazarın anlatımını sevemedim çok durağan bir anlatımı vardı, hal böyle olunca da kitap bitmek bilmedi gibi geldi. Kitap kendi içinde yalnızlığa hapsolmuş beş karakteri ele alıyor. Bu beş karakterin yollarının kesişmesini, ırkçılığı, anlatıldığı dönemin sosyal ve ekonomik koşullarını okuyoruz kitapta. Kitabın seveni de çok fazla olduğu için beklentim yüksekti ama benim umduğumu bulamadığım bir kitap oldu maalesef.
Yalnız Bir Avcıdır Yürek
Yalnız Bir Avcıdır YürekCarson McCullers · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017683 okunma
Reklam
400 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ben Witcher evrenine ilk dizi ile başladım. Bunun da kitabı okurken eksilerini gördüm çünkü diziyi o kadar çok sevmiştim ki kitap boyunca kitap ile diziyi karşılaştırırken buldum kendimi. Serinin ilk kitabı bile olmadığı için çok fazla yargılamak istemiyorum kitabı neticede bir novella ama ben daha güzel bir şeyler okumayı bekliyordum açıkçası. Yazar her bölümde Geralt’ın başına gelen farklı bir olayı anlatırken kitapta bir bütünlük sağlamayı başaramamıştı bana göre. Evet çok akıcı ve okuması keyifli bir evren ama bir şeyler eksik. Üstelik yazarın Tolkien ve G.R.R.Martin ile karşılaştırılmasını da baya abartı buldum zira onların muhteşem betimlemeleri Sapkowski’de yok bence. Üstelik kitabın içinde çok fazla hikayeden de(Pamuk Prenses, Güzel ve Çirkin vs.) esinti olduğu için diğer iki yazar kadar özgün bir evren de sunmamış. Neden karşılaştırıldığını hiç anlayamadım. Yine de okuması keyifliydi. Akıcı ve heyecanlı bir şeyler okuma ihtiyacı hissettiğim bir anda imdadıma yetişti. Serinin asıl ilk kitabı olan Kaderin Kılıcı’nı da okuyup evren hakkındaki fikirlerimi daha da oturtup ona göre karar vereceğim sanırım seriye devam edip etmemeye.
The Witcher - Son Dilek
The Witcher - Son DilekAndrzej Sapkowski · Pegasus Yayınları · 20173,407 okunma
755 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Dumas benim hayran olarak okumaya devam ettiğim bir yazar. Her kitabıyla ona olan sevgim pekişmeye devam ediyor. Üçyüzden fazla roman yazmış bir insan Dumas. Muazzam bir rakam gerçekten. Umarım daha fazla eserine ulaşma imkanını buluruz. Önceden okuduğum kitaplarına ek bu kitabıyla birlikte de Dumas’nın tarihi olaylar etrafına örülü bir hikaye kurduğunu ve bunun onun tarzı olduğunu söyleyebilirim sanırım. Üç Silahşor de Monte Cristo Kontu gibi ne ara başlayıp ne ara bittiğini anlayamadığım bir roman oldu. Sayfa sayıları ile okuma hızı resmen ters orantılı oluyor Dumas’nın kitaplarında. İçerisindeki entrikalar, maceralar, aşklar, savaşlar kitabın bir an olsun durulmasına müsaade etmedi. Evet zaman zaman sıkıldığım, uzatıldığını düşündüğüm anlar da oldu ama genele baktığımda çok sevdim. Çocukluğumuzdan beri isimlerine aşina olduğumuz muhteşem dörtlü; Athos, Porthos, Aramis ve d’Artagnan’ın maceralarını okumak için bu kadar geç kaldığıma hayıflanmadan edemiyorum. Ama olsun. Neticede okudum ve iyi ki okudum diyorum. Yine de bir seçim yapacak olsam ilk göz ağrım Monte Cristo Kontu’nu seçerim. Yalan yok.
Üç Silahşor
Üç SilahşorAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,8bin okunma
187 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kumarbaz’a ilk başladığımda kendimi ne yaptıklarını anlayamadığım bir insan topluluğunun içinde buldum. İlk sayfaları bu insanlar neden bir araya gelmiş onu anlamaya çalışarak geçirdim. Kitabın içine de ancak belli bir noktadan sonra girebildim. Ne zaman ki anlatıcı olaylara daha etkin bir şekilde müdahil olmaya başladı beni de o zaman içine aldı. Kitap diğer Dostoyevski kitapları gibi değildi bana göre. Elbetteki 15 gün içinde parasal kaygılar ile yazılan bir kitabın da diğerleri gibi olmasını beklemek doğru olmaz. Hatta bu açıdan bakınca kitabın iyi olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor insan. Yine de benim için bir şeylerin eksik olduğu bir kitaptı. Bunda dönemin ahlak kurallarının, onur kavramının oldukça enteresan oluşunun da etkisi var diye düşünüyorum. Kitabın en güzel yanı ise kazanma hırsının okuyucuya böyle güzel yansıtılabilmiş olmasıydı. Dostoyevski muhteşem bir yazar olmakla birlikte bir kumarbazmış neticede, böyle bir durumda da bize bunu ondan daha iyi kim anlatabilirdi ki diye düşünüyor insan. Aradan geçen onca zamana rağmen kazanma hırsı, mirasa konma arzusunun hiç değişmemiş olması da insanoğlunun böyle gelmiş böyle gidecek olduğunun kanıtı gibi bence.
Kumarbaz
KumarbazFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202368,4bin okunma
210 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
En Uzak Sahil ile birlikte Yerdeniz serisinin ana üçlemesini de bitirmiş oldum. İlk iki kitabında olduğu gibi bu kitabının da temeline büyümeyi oturtmuş Ursula K. Le Guin. Fakat bu sefer büyüme aracı olarak ölümü seçmiş. Ölümsüz olmak isteyen ve insanlara da bunu vadeden bir düşman var büyücülerin ve hatta bütün insanların karşısında. Durdurulamazsa da Yerdeniz üzerinde büyü adına hiçbir şey kalmayacak. Bunun üzerine başkarakterimiz Ged, yanına genç bir prens olan Arren’i de alarak düşmanı bulup dengeyi tekrar sağlamak için bir yolculuğa çıkıyor. Ve biz de bu yolculuk sırasında başlarına gelenleri, Arren’in olaylar karşısında adım adım büyümesini okuyoruz. Çıktıkları yolculukta gördükleriyle ölümlü olduğunun ve bir gün öleceğinin farkında varan Arren’in çocukluktan çıkışını da bu yolla okuyoruz. En Uzak Sahil’de ölümsüz olmak isteyen, ölmeyi kabullenemeyen insanlar üzerinden ölüm korkusunu göstermiş bize Ursula. Fantastik bir seri olmasına rağmen böylesine felsefi düşünceler barındıran başka bir seri okumadım, okuyacağımı da sanmıyorum açıkçası. Üstelik Ursula bunu öyle bir anlatım ile yapıyor ki sanki o fantastik dünya sizde gerçekmiş hissi uyandırıyor. Üçleme içinde en sevdiğim kitap bu oldu sanırım. Ölüm üzerine öyle çok alıntılama yaptım ki, çok güzeldi çok. Üçleme bitmiş olsa da devamında neler yazdırdığını çok merak ediyorum gerçekten. En kısa zamanda seriye devam edeceğim.
En Uzak Sahil
En Uzak SahilUrsula K. Le Guin · Metis Yayıncılık · 20213,015 okunma
572 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Notre Dame’ın Kamburu genelde dünyalar güzeli çingene kızı Esmeralda’ya aşık olan iki adamın hikayesi olarak anılsa da aslında ardında bir dönemin tarihi, mimarinin önemi ve toplum eleştirisi var. Evet kitabın konusu güzel Esmeralda’nın toplumsal eşitsizlikten dolayı başına gelenleri kapsıyor. Suçsuz yere idama mahkum edilmesi, kilisenin zangocu
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,6bin okunma
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.