Dickens'ın muhteşem yanstıttığı 'sanayi devrimi sonrası İngilizlerin sosyal yaşamı' nın temelinde oluşmuş olan bu eser;ufak bi kasabada henüz doğmadan kaybettiği anne babasının görevini üstlenen ablası ve eniştesinin(ablası için pek de olumlu konuşamayacaksak da) himayesinde yetişen Pip'in çocukluk anılarının genel tablosu ile başlıyor.
Kitaptaki olayların gelişimi için(Pip henüz çocukken) ilk kıvılcım Pip'in mezarlıkta bi zindan kaçkını ile karşılaşması;ikinci kıvılcım ise kitabın olay ve ortam olarak altyapısınının oluşmasını sağlayan Pip'in Satis Köşkü'nde Mrs.Havisham ve Estella ile olan ilişkisinin başlaması oluyor.
Pip'in büyük umutlarının doğmaya başladığı dönemden itibaren bulunduğu ortamlar ve yaşadıkları,özellikle sınıf ayrımının derinden hissedildiği aynı zamanda zengin ile yoksul,gerçek sevgi ile para sevgisi,vefalılık ile nönkörlük,aşk ile duygusuzluk kavramlarının çatışmasının belirgin işlendiği gözler önünde.Bana sorarsanız(ki şuan bana soruyorsunuz) Dickens'ın tavsirinin ortamı ve karakterleri yansıtmadaki mükemmelliği kitapta gözün damak tadını veren parçasıydı.Tabi bunda karakterlerin kişiliğini çok net ve keskin oluşturmasının da payı var.Olayların gidişatını kestiremezsek de karakterleri çok iyi tanımak ve tavırlarını kestirebilmek kitabın gerçekçiliğini arttırarak o dönemki havayı solumamızı sağlıyor.
Ben biraz abartmış olsam da kitapta düşünüp değerlendirmeyi,alıntı çorbamıza ekleyip sentezlemeyi hak eden bir çok paragraf mevcut.Bu da kitabın ben de bıraktığı tesir ibresini en çok etkileyen etken.
İyi okumalar dilerim. :))