'Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetine uymanın bir zerresi, Allah Teâlā'nın razı olduğu bir amel olması sebebiyle tüm dünya zevklerinden ve ahiret nimetlerinden nice mertebelerce daha değerlidir.
Fazilet onun sünnetine tabi olmaya, meziyet onun şeriatını tatbik etmeye bağlıdır. Mesela, ona tabi olma amacıyla gerçekleştirilen bir öğlen uykusu (kaylule), ona tabi olma amacı güdülmeksizin binlerce gecenin ihya edilmesinden daha faziletlidir. Zekâttan bir kuruş vermek, sadaka olarak dağlar dolusu vermekten daha faziletlidir.
(Mektubat, 1/114)
Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır.
(Nahl sûresi 126-127)
Barınacak bir evi dahi olmadığından Emevi Camisi'nin külliyesinde kalıyordu. Yirmi yaşını geçkindi. Bir gece ihtilam oldu. Çok soğuk bir hava olduğu halde, gece caminin havuzunda yıkandı. Tekrar yattı. Sabaha doğru ikinci defa ihtilam oldu. Tekrar aynı soğuk suyla banyo yaptı. Sabaha doğru hastalandı. Yattığı yerden çıkamayacak hâle geldi.
Onun bu durumuna vakıf olan bir Müslüman, böyle soğuk bir havada yıkanmayıp teyemmüm de yapabileceğini söyledi ona. Çok üzüldü. Böyle bir kolaylık olduğu halde onu bilemeyişinden utandı.
İyileştikten sonra, en yakın medresenin yolunu tuttu. Bu olayın kendisine, Allah tarafından ilme yönelmesi için bir işaret olduğuna inandı. İlim yoluna girdi. Kırk yaşlarına geldiğinde fetva verebilecek seviyeye ulaştı. Bir gece bahçesinde ihtilam olduğu ve soğuk suyla banyo yapmak zorunda kaldığı Emevi Camisi'ne hatip olarak tayin edildi. Oradan hakkı haykırmaya başladı.
İzz, geç başladı. Emsallerinin bitirdiği yıllarda o elif cüzünden başlamıştı. O yürüdü, emsalleri durdu. Sonunda yarışı kazanan, ilmin hakkını en güzel şekilde veren, adı tarihe altın harflerle yazılmış bir âlim oldu.