İslâm erkek ve kadını vahye muhatap olan insanlar olarak değerlendirip onları birbirlerine velayet ilişkisi ile bağlar. Erkeği rasyonel, kadını ise irrasyonel olarak tanımlama çabasına girmez.Hz. Peygamber’in kadınların aklı ve dininin yarım olduğunu bildirdiği hadis-i şerif’i doğrudan rasyonalite-irrasyonelite dikotomisinde okumak hatadır; tabi adı geçen hadis-i şerif’i yok sayma hadsizliği de başka bir hata…
Dilin gündelik pratiklerde kurduğu dünya, vahiyden bağımsız değildir; doğrudan vahyin esenlik bahşeden iklimine girmeyen sosyal pratikler Müslümanlar açısından mutlak değil geçici/arızidir.
Eğer bu minvalde,Müslümanların kullandığı dile dönük eleştiriler onu ‘cinsiyetçilik’ kategorisinde değerlendirmeye kalkışacaksa -ki bu çabanın yararsız olduğu, Batılı audiovisuala hizmet ettiği aşikârdır- hiç uzatmadan, lafı eğip bükmeden içinden konuştukları batılı söyleme göre Kur’an’ın da cinsiyetçi olduğunu
itiraf etmeleri gerekir. Çünkü toprak-ekin ilişkisini, sahip-tarla metaforuyla anlatan Kur’ân-ı Kerim, feminist biri için fazlasıyla erkek-egemendir.Bu itiraf varoluşsaldır ve gerçekten çok önemlidir:İslâm’a teslim olup olmamanın yegâne mihenk taşı burada yatmaktadır.
Erdal Kurgan
Ümran Dergisinden..