Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öte yandan kendi ana ve babasına ve kendisine babalık etmiş amcasına (Ebû Talib'e) dahi, Müslüman imanında ölmediler diye, "mağfiret" dilemeyen ve ana-baba-kardeş-çocuklar arasına, inanç farkı nedeniyle düşmanlık yerleştiren, ya da "İslamdan gayrı (gerçek) din yoktur" ve "Her kim İslamı terk ederse onu hemen öldürünüz" diyen, ya da ömrünün son yirmi (ya da yirmi üç) yılını, elinde kılıç "kâfirlere" karşı saldırılarla geçiren, ganimetler edinen ve nihayet ölüm döşeğinde; "Arap ceziresinde iki din bir arada bulunmayacak" diyerek son nefesini veren Muhammed gibi bir kimseyi "hoşgörü şampiyonu" şeklinde tanımlamak çok yanlış olur.
Sayfa 257Kitabı okudu
Arapların Ebu Muzâhim dediği Su-lu'yu Çin kaynakları yüksek karakterli biri olarak anlatır. "Barış ve huzuru sağlamayı iyi becerdiği için" boylar onun etrafında toplanıyordu. "Doğuştan saf ve ılımlı biriydi. Her seferden sonra ele geçen ganimeti beyleri, savaşçıları ve boydaşları arasında paylaştırırdı. Halk onu severdi ve hizmetinde bulunmaktan mutluydu." Öte yandan, Araplarla savaşlarında durum ne olursa olsun, onun hiçbir katliamından bahsedilmemesi ve hep sözünde durduğunun görülmesi, o dönemin Arap vali ve komutanlarında görülmeyen bir erdem olarak öne çıkıyor. Sadece Kemerce değil, Buhara ve Semerkant gibi büyük kentleri aldığında da meskûn halka -ki bunlar artık Soğd değil Arap'tır- bir şey yapmıyor, sadece askerlerle savaşıyordu. Onu İslam düşmanı bir kişilik olarak tanımlamak da hata içeriyor olabilir, zira hem kendisi İslam hakkında bilgi öğrenmeye çalışmış hem de makul bir kişilik olan Haris bin Süreyc'i himaye ederek Türkler arasında İslam'ı yaymasına müsaade etmiştir. Hatta E. Esin'e göre onun soyundan gelen kimseler Abbasî merkezinde önemli hizmetler görmüştür.
Sayfa 85 - Kripto YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Suçlu günahkârların yolları apaçık belli olsun diye ayetlerimizi işte böyle tafsilatlandırıyoruz." (En’am,55) Seyyid Kutub (th) bu ayetin tefsirinde şunları söyler: "Oldukça ilginç bir şey... Bu, Kur'ân metodunun inanç ve inançla hareket etmeye ilişkin stratejisini gözler önüne sermektedir. Kuşkusuz bu metot, sırf salih
_İslamı anlamak için islamın hakim olduğu yerlere ve hakim olmadığı yerlere bakmak yeterlidir. Kendinden olmayanı ezmek ve yok etmek üzerine kurulu siyasal islamın, modern dünyaya entegre olması imkansız. İslamın, insanlığa katkısı nedir? Modern bir insan neden müslüman olmalıdır? _Türkler, İranlılar'ın ve Araplar'ın asla yapmadıkları
Vazifemiz İslam’ı tanımlamak değil, bizden istenen bihakkın Müslüman olmaktır. Müslüman olabilirsek dilimizin bir şey söylemesine lüzum kalmayacak, halimizin tebliği yetecek.
İbn Abbas'ın “Allah dilediğine hikmet verir ki hikmet verilene çok hayır verilmiştir. ”” meâlindeki âyette geçen hikmet kavramını fikıh olarak tefsir ettiğine işaret eden Bedri Gencer, fıkhın hakikatin kendisi olan hikmetin arayışı olduğunu ifade eder. Nitekim Gencer, bu bağlamda fıkhın, her türlü “dini düşünce”de var olan bir hakikat yani hikmet arayışı olduğunu; hikmetin, hikmet-i nazariye ve hikmet-i ameliye şeklinde iki alt unsurdan oluştuğunu, hikmet-i nazariye (sophiasapienta) episteme (Platon) yani kesin bilgiyizilmi (şeriat); hikmet-i ameliye (phronesis-prudentia) ise doxa (Platon) yani düşünce ve zann (fıkıh) alanını teşkil ettiğini dile getirir. Gencer'e göre hikmet-i ameliyenin Arapça'daki karşılığı fıkıh, Yunanca'da phronesis ve Latince'de prudentia kavramlarıdır. Bu terimlerin hikmet-i ameliye anlamına gelmesi ise sosyal hayatı tanımlamak için geliştirilen tüm içtimai, beşeri veya mânevi bilgi alanını kapsayıcı mahiyette olmasından dolayıdır. Gencer, hikmet-i ameliye olarak fıkhın, İslâmi ve içtimai bilimleri kapsayan yegâne ilim olduğunu belirtir ve fıkhın bu fonksiyonunu icra edebilmesi için parçalanmış İslâmi ilimleri, dini ve beşeri ilimlere karşılık gelecek şekilde fikıh şemsiyesinde birleştirilebilmesi gerektiğini dile getirir.
Reklam
Sadece terörün değil fakat her eylemin kimliğini onun yapılış amacı sıfatlandırır! Stadyumlarda rastladığımız, futbol magandalarının yarattığı terörü kimse nihilist terör ya da İslamcı terör olarak tanımlamıyor. Bir grup Müslüman, herhangi bir topluma İslami devlet yapısını, İslam hukukunu, İslam Şeriatını kabul ettirmek için silahlı terör eylemi yapıyorsa; aynı insanlar, Müslüman olmayan dünyayı "Dar-ül-cihad", Türkiye'yi de "Dar-ül Harb" ilan ediyorsa, yaptıklarını kuşkusuz "Mormon Terörü" olarak tanımlamak mümkün değildir. 30.11.2003
Sayfa 177Kitabı okudu
İslamcılık ile yerlilik arasındaki ilişki, yerliciliği aşan bir ilişki olmak durumundadır. En başta bu İslam dininin temel ilkeleriyle ilgili bir durumdur. Diğer yandan İslam inancı ve İslamcılık, yerliliğin otantik pek çok yönüyle herhangi bir problem yaşamadığı gibi onu kutsallaştırma ya da bir değer alanı içinde tanımlama anlayışından da uzaktır. Çağan'ın da belirttiği gibi (2010, ss. 145-146) İslamcılık açısından aidiyeti İslami temelde tanımlamak ve bu temel üzerinde, sağ ve solun ötesinde bir siyaset inşa etmek esastır. Türkiye'nin modernleşme tecrübesinde Batıcı ve Türkçü bazı düşünürlerin İslam'ı toplum açısından asli bır mesele olarak görmeme yönündeki tavırları ve uygulamaları, İslam ve yerlilik ilişkisi açısından çok manidardir.
Sınırlarımızı doğru belirleyelim: Vazifemiz İslam’ı tanımlamak değil, bizden istenen bihakkın Müslüman olmaktır.
Cahiliye zannedildiği gibi, İslam'ın zuhurundan önceki devri ifade etmez; aksine onu İslami olana aykırı her şey diye tanımlamak daha doğru olur.
Sayfa 35
Reklam
Konuyu kapatalım: İslam yeniden ne ise o ol­mak zorundadır: Allah adına haksızlığa, cehalete, hasta­lığa ve pisliğe karşı protesto ve mücadele. İslam' ı sadece kendi siyasal hedefleri için kullanan, diğerleride İslami olan her şeye karşı açıkça savaşan günümüz idarecilerin pratiği sona erdirilmek zorunda. İslam kendi siyasetini tanımlamak zorundadır. O, kendi mücadelecilerini top­lamalı ve sağlam saflarda sıralamak zorundadır.
Sayfa 140
Sosyal hareketler, siyasetler ve aktörler toplumsal yaşamda İslam'ın belli bir yorumunun etkinliğini artırma talepleri vasıtasıyla yeniden-İslamileşme sürecinin önünü açtıkları ölçüde İslamcı olarak nitelendirilebilirler. "İslamcı" nitelendirmesinin İslam'a gönderme yapan tüm siyasi faaliyetleri tanımlamak için kullanılması sosyolojik olarak anlamlıdır çünkü analiz birimi olarak İslam'ı değil aktörün İslam'la kurduğu ilişkiyi ön plana çıkarır ve bunu kültüralist bir bakış açısıyla yapmaz.
Sayfa 25 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2014, istanbul
Kendini Müslüman olarak tanımlamak, ne bir dindarlık ne bir ideolojik yönelim ne de İslam'la ilişkili siyasi bir angajman ifadesidir. Bu yüzden ancak kişiler Müslüman olabilirler; toplumsal olaylar, politikalar, örgütler ya da devletler değil... ve Müslümanların gerçekleştirdiği hareketler ya da benimsedikleri siyasi davalar mutlaka dini kimlikleriyle bağlantılı olmak zorunda değildir.
Sayfa 24 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2014, istanbul
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.