Karanlık bir yükü zihinlerinin elleri ile taşımayı ve sırtlarına yüklemeyi gereklilik olarak görmediğinde insan, işte o zaman gerçekten affetmeye başlayabilir. Bu yükü omuzlarımıza kimse koymadı; biz yüklendik. Neyin yüküdür peki bu affetmenin önünde engel olan; sırtımızı büküp belimizi ağrıtsa da başımızı eğip bakışlarımızı sevgiyle yumuşatmaya izin vermeyen? Neyin yüküdür bu, onca ağırlığın altından bizi kurtaracak ve özgür kılacak olan affediş hissine yaklaşmamıza engel olacak kadar taşımayı bir gurur meselesi haline getirdiğimiz?