Dilimizin ucuna gelip de söyleyemediğimiz o kadar çok şey var ki. İşte bize yük olan asıl bunlar..
"Sorma bana ne kadar seviyorsun diye! O kadar işte! Tavanı kadar sokağın, Dibi kadar cehennemin...." Nazım HİKMET
Reklam
Karanlık bir yükü zihinlerinin elleri ile taşımayı ve sırtlarına yüklemeyi gereklilik olarak görmediğinde insan, işte o zaman gerçekten affetmeye başlayabilir. Bu yükü omuzlarımıza kimse koymadı; biz yüklendik. Neyin yüküdür peki bu affetmenin önünde engel olan; sırtımızı büküp belimizi ağrıtsa da başımızı eğip bakışlarımızı sevgiyle yumuşatmaya izin vermeyen? Neyin yüküdür bu, onca ağırlığın altından bizi kurtaracak ve özgür kılacak olan affediş hissine yaklaşmamıza engel olacak kadar taşımayı bir gurur meselesi haline getirdiğimiz?
İnsanız ya? Farklıyız her birimiz herşeyden, herkesten çok farklıyız. Yuvarlak bir dünyanın üstünde yaşıyoruz. Hepimiz aynı yerdeyiz sanıyoruz ama bilmiyoruz ki aslında hiç birimiz burda değiliz. Hepimizin ruhu farklı dolayısıyla hepimiz farklı yerlerdeyiz. Belki de bilmediğimiz ve hiç tahmin edemediğimiz yerlerdeyiz. -bunu fark edemeyenler için-
Belki son kez yɑzıyorum içimden geçenleri burɑyɑ. Kendime herkese her şeye olɑn kırgınlığımı, ɑrtık üstesinden gelemediğim bɑş edemediğim bu ɑnlɑmsız kɑhrı. Heycɑnlɑndırmıyor ɑrtık yɑşɑmɑk. Bir şeyler için uğrɑş vermek. Ne ɑcı genç bir bedenin bunlɑrı söylemesi hissetmesi, ruhum hɑpis olmuş kimsenin olmɑdığı bi zindɑnɑ.Sɑnki yokum hiçbir
Genç Bir İntihar Mektubu
Yanı başımızda anlayamadıklarımıza/ elinden tutamadıklarımıza… Kendime veda ediyorum Kaç kez yazdım…/ Kaç kez okudum…/ Kaç kez yırttım… Kaç kez gözden geçirdim intiharımı… Bilemezsiniz… Ben o intihar mektubunu size değil kendime yazdım Veda edip el salladım -üzerinize alınmayın- Ben o eli size değil benden giden kendime salladım… Başkalarının
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.