Yazılarımdan
Aşk güçlü ve karşıdaki kişiyi afallatacak kadar aptal bir duygudur. Kesin olan bir şey var ki biri için bir şey hissettiğinde kalbinin ritminin değişmesi aslında az çok hoş bir histir. Buna itiraz etmem, gerçekten de öyle...
Literatürdeki adıyla "kral bebek" olarak büyütülen çocuklarda ise hiçbir çaba sarf etmeden, her şeyin ayaklarına geleceği çünkü kendinden menkul bir değerleri olduğu, evrenin buna göre "hareket etmesi" gerekliliği gibi gerçeklikten uzak bir sendrom gümbür gümbür geliyor. Batı'da yaygınlaşan trans çocuklar fenomeninin birincil sebebi işte bu ebeveynlik anlayışının içselleştirilmesidir. Çocuğuna cinsiyetini söylemekten, adını koymaya "sınır çizen" her edimi şeytanlaştıran bu söylemsel hegemoninin içimize sızmasına izin vermemek gerekir. Hayattaki anlamını, amacını, konumunu kestiremeden büyütülen çocuklar, ana amacının anne-baba başta olmak üzere tüm otorite (din, devlet, ahlak) vaz eden kavramlara karşı çıkmak olduğu zannına kapılıyor. Ancak bu itirazın kökeni ayakları yere basan, toplumsala dair derdi olan bir "anarşizm" bilinciyle bile değil; "kendini sev, kendini affet, kendini şımart" sloganlarıyla âdeta uyutulan, bencilliğin erdem gibi sunulduğu dipsiz bir kuyu olan düşünce sistemine uzanıyor. "Efendi" olarak nefsini seçtiğinin ve aslında nefsinin isteklerinin kaynağının kendisine üstü kapalı biçimlerde benimsetilen ve içselleştirdiği komutlar olduğunun ayırdına varamayan evrensel bir toplumsal mühendislik çabasından söz ediyorum. "İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler, setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye" diyordu Cemil Meriç. Bugün karşı karşıya olduğumuz durum budur. ( H.K )
Reklam
You Are My Spring!!! Kdrama yani bir Kore dizisi...
Başlığı okuyanlardan bazılarının 'Hımmm bu kız da bir Kore aşığı' diyerek önemsemeksizin ekranı kaydırdığına, bazılarının 'Pöfff gına geldi bu Kore sevdalılarından' dediğine veya 'Aman Allah'ım benim gibi Korefan!' diyenlerin de olacağına eminim. Bunu bir kenara bırakırsak nedir ne değildir bu dizi ona
VEFA İSTANBUL'DA BİR SEMT İMİŞ Prof. Dr. Nadir Devlet hocamın vefatına iki yıl olmuş. Onu tanıdığımda, yani 1980’lerin ortalarında, Çağdaş Türk dünyasını yakından tanıyan beş akademisyenden biriydi. Ama bazı özellikleriyle de gerçekten tekti, nadir idi. Her şeyden önce gerçekçiydi, Türk Dünyası hakkındaki basma kalıp düşünceleri sorgulayan
Bu alıntı, Carl Jung’un psikolojik teorisinde önemli bir kavram olan animus ve anima hakkındadır. Animus, kadının bilinçdışında erkeklik özelliklerini temsil ederken, anima erkeğin bilinçdışında kadınlık özelliklerini temsil eder. Jung’a göre, bu kavramlar kişiliğimizin tamamlanmamış yönlerini ifade eder ve karşı cinsle ilişkilerimizi
İtirafı yapan: Zeytin Gözlü Papatyan İtirafı alan:
Emrullah
Emrullah
"Seni gerçekten ama gerçekten canımdan çok seviyordum her şeyim din her şeyi feda edebilirdim senin için ediyordum da kimseyi gözüm görmüyordu konu sen olunca ama artık hiçbir önemin kalmadı şu son yaptıklarından olanlardan sonra beni sabahlara kadar ağlatıp yalvartmanı unutmayacağım gelip özür dilesen de bir şey değişmeyecek bir tarafım seni çok seviyor bir tarafımda onca yaptıklarından ve olanlardan sonra nefret ediyor umarım gene gelip beni arada bırakmazsın sensizliğe alıştım iyi ki varsın da diyemiyorum iyi ki yoksunda sevgimi harcadın artık senden kalan sadece çizik, lakapların ve şarkılar onları da bitirdin harcadın yazıklar olsun..."
1.000 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.