İçiyorum kederini nergislerin, güz göklerinin kederini
Ve onlarda yanan akımını senin aldatışlarının.
İçiyorum kederini akşamların, gecelerin ve
insan sürülerinin,
İnleyen bir dörtlüğün nemli kederini içiyorum.
Sağduyuya katlanamıyoruz bizler, atölyelerin meyveleri.
Güvenli bir lokmaya düşmanlık edilmiş ilan.
Gecelerin telaş rüzgârı sakinin o dilek söylevleridir,
Belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan.
Kalıtım ve ölüm sofralarımızın sunuları.
Ve yanıyor ağaçların dorukları tan kızıllığıyla,
Anapest deviniyor, bir fare gibi, peksimet kutusunda,
Ve Külkedisi, ivedi, değiştiriyor giysilerini.
Yerler süpürülmüş, tek kırıntı yok örtünün üzerinde,
Bir çocuğun öpüşü gibi dize huzurlu soluyor,
Ve Külkedisi koşuyor, faytonlardaki talih günlerine,
Harcanmış son kuruş, yayan olarak koşuyor.