Sabah uyandığımda uzun zamandır hissetmediğim bir yorgunluk ve ağrı vardı üstümde dün çok yoruldum gece on gibi döndüm eve, galiba ondan diye düşündüm ve umursamadım. Gece tişörtle yatmayı sevdiğim ve hava da soğuk olduğu için tüm camları kapamıştım zaten güneş almayan ev iyice basık bir hal almıştı. Bundan normalde rahatsız olurdum ama bu sefer
*lütfen sonuna kadar oku*
Bir ülke vardı; Hemşireler kapı kapı gezip mamanın faydalarını, çocukları daha zeki yaptığını, anne sütünün ise zararlarını anlattılar. Anneler kendi sütlerini kesip o pahalı mamaları alıp çocuklarına yedirdiler. Ne de olsa devletin kapısına gönderdiği "okumuş" insandan daha iyi bilecek değillerdi ya "cahil" halleriyle. Bir
Reklam
Öğrenciliğimiz boyunca bize sorulan bir soru olmuştur “Eee, bilmem kim kaç aldı?”. Belki de bizim daha anlatacağımız şeyler varken, bizden çok başlarının kaç aldığıyla ilgilendi ailelerimiz. Bizler de onlardan notlarımızı saklar olduk. Notlarımızı saklamayla başladık ama zamanla daha az şey paylaşır, daha çok şey gizler olduk. Korktuk çünkü yine aynı sorudan, yine en iyisi olamamak ürküttü bizi. Bir şeyde en iyisi olmaya çalışırken iyi olduğumuz şeyleri unuttuk, sevdiğimiz şeyleri, bizi biz yapanları. İşte burada başladı belki de kendini tanıyan bireyler olamamamız. Burada aslında suçlu olan ne aileler, ne de çocuklar. Sorun eğitim sistemimiz ve içinde bulunduğumuz dünyanın var oluş sistemi. Yıllardır bu şekilde süregelmiş, herkes böyle yetişmiş, ailelerimizin de tabiriyle “biz öyle gördük işte” olmuş. İstedik ki bizim çocuklarımız bizden daha iyi yaşasın, daha iyi eğitim alsın ama biz nasıl yetiştiysek öyle davrandık. Öğretmenlerimiz de yeni teknikler kullanmak yerine var olanı, kolay olanı kullandı. Ama unuttuk ki bir şeyi herkes yapınca doğru olmuyordu o şey. Tembelliği bırakıp, bir yerden başlamadıkça, eski metotları değil de özgün olanları denemedikçe bu böyle olmaya devam edecek. Daha birçok çocuk en iyi olma yarışında, vizyonun temel amacı olan kendini gerçekleştirmeye daha başlayamadan, herkes gibi olmaya, normal olmaya çalışacak. Neyse bu normal olmak, olamadık işte, olmasında kimse.
Masallar başlardı bir varmış bir yokmuş diye; ilk anneler anlattı varla yok olanı sonra hayat kendisi tanıttı her var olanın yok olacağını. hayatın kendisi iki kelime var olmak yok olmak.doğum ve ölüm, öncesi ve sonrası. doğumun güzelliği ölümün korkusu. hayatın içinde ikilemlerle kaldık. doğduğunda insan alkışlarla karşılanırken, gözyaşlarıyla uğurlanıyor öldüğünde... dediler ki ölüm nefesin kadar yakın, sordum ne zaman? ne bilen var ne duyan... korkutsa da gerçek hakikat var..ölüm haktır hak. genç yaşlı dinlemiyor derdi babam sırası gelen gidiyor işte vade derler bunun adına,gün gelir alır senin nefesini de.. Azrail dert dinlemez derman dinlemez. yaşa bakmaz cana bakmaz. bir bahaneye sebep olmuş ölüm. bazen hastalik, bazen kaza, bazen nedensiz hepsinin adı değil mi takdiri ilahi...yaşarken kıymetini bilin sevdiklerinizin sevenlerinizin. Giden geri gelmiyor. Zaman geri alınmıyor. Hayat başa sarılmıyor. Kıymet bilin.
Ben gençken profesyonel olarak tenis oynadım. Aynı zamanda Maharashtra’nın en iyi oyuncularından biriydim. Her seferinde, oynadığım maçın ardından eve geldiğimde, annem bana ‘Ee, galip mi geldin yoksa mağlup mu?’ diye sorardı. Genellikle maçları kaybetmediğim için, ona hep: ‘Kazandım’ diye cevap verirdim. Bir keresinde yine kazandığım bir maçın ardından eve geldim, annem bana yine aynı soruyu sordu, ben de ona aynı yanıtı verdim. Sonra annem bana döndü ve benim olaya bambaşka bir açıdan bakmamı sağladı, bana: ‘Düşündüm de, acaba kaybeden takımdaki gençler de evlerine gittiğinde, anneleri onlara kazanıp kaybettiğini sorduğunda, kaybettiklerini nasıl söylüyorlar?.O zaman anladım ki, yaşanılan her şeyin bir ‘diğer yüzü’ var.O günden beri yaptığım her şeyde karşımdakinin hislerini düşünmeye,onların düşüncelerini de önemsemeye başladım. Yaşadığım her olayın ‘diğer yüzünü’ de düşünmeye başladım. #Aamir Khan
Beyaz Ölüm Kuşları
sonra bir gün anneler de ölür böcekler ve kertenkeleler ölür boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca sivrisinekler ve kâğıttan kayıklar ölür * sonra o gün çocuklar da ölür * biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
Reklam
642 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.