Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyi ki anneyim
“Bir evlat için en güvenli liman annedir. Anne kadar hiç bir insan bir kimseye güven veremez. Hiçbir yer anne dizi kadar rahat ve huzur verici olamaz. Herkes sizden uzaklaşsa da anneniz asla uzaklaşmaz. Başınıza bir felaket geldiğinde annenin yanında bulunan güven başka yerde bulunmaz. Hangi liman var ki, anne kadar güvenli olsun...”
Bütün aşıklar aşkı ve aşkın jestlerini yeniden keşfettiklerini düşünürler .şu bir gerçektir ki her çift biricik oldukları ölçüde hiçbir yerde olmayan bir ilişki oluştururlar .Fakat şu da aynı zamanda Gerçek olan bir şeydir :aşka ilişkin tutum sandığımızdan daha fazla ölçüde ait olduğumuz kültüre bağımlıdır. Örneğin: batıda ve uzak doğuda aşkla ilgili jestler aynı değildirler . doğulular öpücüğü tanımazlar. Aşıklar Hatta aynı şekilde anneler bebeklerini koklarlar ,başka bir tarzda söylersek solurlar. Zira Marleau Monty şöyle yazıyor: " Mimiklerdeki farklılık bizzat heyecanlardaki farklılığı da içerir. " Irk ve bölgesel farklılıkları izleyen bu aşk davranişindaki farklılıklar duygularımızın ve cinsel yaşamımızın bütünlüğüyle bireyler olarak kendimizden kaynaklanmadığını çok iyi şekilde gösteriyor. Biz dil ile birlikte bütün bir zihinsel ve psişik yapı ediniyoruz .Üstelik bunları dışarıdan ediniyoruz. tam olarak anne babaların çocuklarının sözlerinden çok davranışlarıyla etkiledikleri gibi okulda aldığımız eğitimin ,sosyal ve ekonomik çevremiz bize belli bir tarzda var olmayı ve özel bir şekilde yaşamayı öğrettiğinden daha kesindir
Sayfa 11
Reklam
Masal
Zamanın birinde her gün yeni bir acıya uyanan, her akşam bir başka kötü haberle gözlerini kapatan bir ülke varmış. Bu ülkenin insanlarının bazılarının zaten dünyadan haberi yokmuş. Sadece nefes alıp vererek dünyaya iştirak eder, kendileri için yaşarlarmış. Bazıları kendi havasındaymış. Paranın, rahatın, konforun, eğlencenin içinde yaşayıp gider,
Öfke zor ve rahatsızlık verici olsa da, aynı zamanda de­ğişim için iyi bir itici güçtür. Ne var ki, uygun biçimde ifade edilmezse son derece yıkıcı olabilir. Öfke genellikle dep­resyona döner ve insan içindeki kaotik duygulardan kaçmak için her şeyi yapacak hale gelebilir.
Sayfa 102 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Anneler iyi ki var.
Çok şey vardı aslında korkacak. Ama annen yanındaysa…
Sayfa 156 - Everest yayınları
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Reklam
Anneler iyi ki var
Anneler, yalnız anneler... Ah, eğer dünyada siz olmasaydınız başka ne olurdu? Bütün kalbimize ilk muhabbet hissini, o ulvi sicaklığı duyuran, yerleştiren sizsiniz... Sensiz kaldığım zaman zannetmiştim ki cansız kalıyorum... Ah, o hali hiç unutmayacağım. Ayrılırken ne kadar ağlıyordun. Nasıl acımadın da ben okuyayım diye bütün ayrılık acılarına razı oldun? İşte yalnız annelerin mukaddes aşkına mahsus bir yücelik... Sizin aşkınızın yanında başka tutkular, başka düşkünlükler nedir, ne ehemmiyetleri var? Ve yalnız sizde, fedakârlık yalnız sizde var... Başka hepsi söz... Hepsi nafile... Yalnız siz...
“Bir anne-babanın, çocuklarını iki kolu ve bacağından sıkı sıkı tuttuklarını, burnunu sıktıkları çocuk mecburen ağzını açınca yemeği oraya tıkıştırdıklarını kahkahalarla gülerek anlatışlarına şahit olmuştum. Kendilerine bu yaptıklarının hatalı olduğu söylenince birden ciddileşerek "Aa, ama yemiyor, ne yapalım! Madem başka yolu yok, tabii ki böyle yapacağız!" demişlerdi. Onlara göre onların görevi çocuğun ağzına yemeği bir şekilde sokmaktı; madem çocuk ağzını açmıyor, yemeği oraya zorla sokmalarını bir başkası nasıl eleştirebilirdi? Çocuğun ağzı onlarındı ve o ağızla ne yaptıklarını bir başkasının sorgulayabilmesi onlara hadsizlik gibi geliyordu. Bu yaklaşımın çocukta direkt olarak yeme bozukluğu olmasa bile önünde sonunda bir problem ortaya çıkarması kaçınılmaz. Çocuğuna dayakla yemek yediren anneler tanıyorum. Çok anne var ki çocuğun bedeninin doğum itibariyle artık kendisininkinden ayrıldığını kabullenemiyor. Sizin mideniz ayrı, çocuğun midesi ayrıdır. Sizin bedeniniz ayrı, çocuğun bedeni ayrıdır. ”
Gencecik bir hanım ve kucağında da bebeği var. Bırakıldığı yer ise, kurak bir yer; kimseler yok, insan yok, hatta görülen hiçbir canlı varlık da bulunmuyor. Su bile yok, yanlarında ise çok az bir su kalmış. Hiç bir şey yok. Ancak ALLAH'tan razı olan bu güzel hanım şunu çok iyi biliyor ki; “ALLAH” onunla birlikte ! ALLAH var ise, daha ne olsun ki…
14. Sümer Tableti
“Nibiru’da hüküm süren Anu’nun ilk doğan oğlu Lord Enki’nin sözleri,” dediğinde îlmiye’nin yazısının ne kadar güzel olduğunu düşündü, her harf tane tane, özenle yazılmıştı ama sonra dikkati yine metne geri geldi, bu sabah ilk okuduğundan beri aklı almıyordu binlerce yıl önce yazılmış bu tableti. Kendine bulaşan şaşkınlığın ve merakın birazdan tüm
Sayfa 417 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İyi ki anneler var"
Bir kadın gördüm, Onun doğurduğunu gördüm, Uyuttuğunu gördüm, Büyüttüğünü gördüm, Yorulduğunu gördüm, Üzüldüğünü gördüm.. Bir kadın gördüm.
Sayfa 66 - PdfKitabı okudu
Daha zengin anne babalar ağırlıklı olarak çocuklarının boş zamanlarıyla, onları bir etkinlikten alıp diğerine götürmekle, onlara öğretmenleri, antrenörleri ve takım arkadaşları hakkında sorular sormakla ilgileniyordu. Lareau’nun izlediği hali vakti yerinde çocuklardan biri yazları bir beyzbol, iki futbol, bir yüzme ve bir basketbol takımına
Var mısın Uyanalım?
Zamanın birinde her gün yeni bir acıya uyanan, her akşam bir başka kötü haberle gözlerini kapatan bir ülke varmış. Bu ülkenin insanlarının bazılarının zaten dünyadan haberi yokmuş. Sadece nefes alıp vererek dünyaya iştirak eder, kendileri için yaşarlarmış. Bazıları kendi havasındaymış. Paranın, rahatın, konforun, eğlencenin içinde yaşayıp gider,
Bağırmak Kalpleri Uzaklaştırır
Zamanlardan birinde bir derviş müritlerine sorar: "İnsanlar neden öfkelenince bağırırlar?" Müritlerden biri, "çünkü kızmış olurlar ve bunu kızdığı kişiye duyurmak isterler" der. Derviş tekrar sorar: "İyi de kızdığı kişi yanındaysa, duyurmak için bağırmasına gerek var mı?" Müritler bir an şaşırır ve gerçekten gerek olmadığını düşünür. "Peki o zaman bağırmanın sebebi nedir?" diye sorarlar dervişe... Derviş der ki: "İnsanlar kızınca kendilerini duyurmak için bağırırlar, bu doğru çünkü kızdıkları kişi bedenen yanlarında olsa da kalben uzaktadır o an. Bağırmanın amacı kalbin sesini kalbe duyurmaktır. Ama şunu unuturlar, kişi bağırdıkça kalp daha da uzaklaşır. Kalpler uzaklaştıkça kişi daha da bağırır."
“Allah’tan razı olmak”
Hep Allah'ın kulundan razı olmasını okumuşuzdur. Yapılan bir iyilik karşısında"Allah senden razi olsun." diye dua etmişizdir. Hz. Hacer'den öğreniyoruz ki, "Allah'tan razı olmak" da varmış? Kul Rabbinden razı olacak, dertlere sabredecek, "Rabbimdendir" deyip sabir ile karsilayacaktir. Gencecik bir hanım ve kucağında da bebeği var.Bırakıldığı yer ise, kurak bir yer; kimseler yok, insan yok, hatta görülen hiçbir canlı varlık da bulunmuyor. Su bile yok, yanlarında ise cok az bir su kalmış. Hiç bir şey yok! Ancak Allah'tan razı olan bu güzel hanim şunu çok iyi biliyor ki "ALLAH" onunla birlikte! Allah var ise, daha ne olsun ki ... Allah bizimle birlikte ya, bu bize yeter!
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.