O ânların içinde varlığımızın imtihanını geçiririz. O anlarımızın içinde varız veyahut yokuz. Şahsiyetimiz orada bütünleşir ve tam dolgunluğu içinde zıtlıkları karşılar. Sürüklenirsek hiçiz, dayanırsak varız. Çünkü saman çöpü değiliz.
Türkiye'de tarih okunmuyor. Türkiye için yazılan tarih sentezlerini, halka mal edilecek şekilde, yeni bir üslup ve yeni bir edebiyat ile kaleme alamıyoruz. Çocuklarına ve gençlerine bir şey veremeyen nesilleriz. Kendimiz mazide bizden evvelkilerden ne aldık tartışılır; ama bizden sonrakilere kıymetli eserler külliyatı veremiyoruz. Kültürü itibariyle kökü mazide olmayan, mazisini bilmeyen bir toplumun geleceği inşa etmesi, geleceği meydana getirecek kuşaklara gereken harcı, malzemeyi sağlaması mümkün değildir.
Kalbin bütün meseleleri yalnız kalpte halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir. Ümitsiz bir aşkın panzehiri nefrettir. Fikirler ancak bu mukavemet hislerini yaratan tahrik ve telkin unsurlarıdır.
İş hayatından daha büyük mektep, tecrübeden daha büyük ders, ihtiyaçtan daha büyük mürebbi, tecessüsten daha büyük öğretmen, muvaffakiyetten daha büyük diploma olur mu?