Anı yaşamak güzel de anı hatırlamak ise çok güzeldir. Eskiye bakıp gözünde canlandırır, hafif bir tebessüm yapıp sonra anlarsın zamanın hızlı geçişini durduramadığın o zamanın ne kadar berbat bir şey olduğunu tiksinirsin zamandan senden hep sevdiklerini almıştır. Bir tek güzel yanı vardır kalpten yaralandın mi işte o zaman tek ilaçtır.
YAĞMUR DUASI
Vakti zamanında kurak geçen bir yaz gününde Cuma namazı sonrası cemaat, cami imamı ile birlikte yağmur duasına çıkarlar.
Hacet namazları kılır, dualar edilir ve kurbanlar kesilir ama gökyüzünden tek damla yağmur düşmez..
Cemaat boynu bükük şekilde günlerce yağmasını bekler ama nafile. Güneş ortalığı kasıp kavurur.
Bir vakit sonra
Belki de fazla mutlu olacaktık,herkes bize imrenecekti,gözlerinde büyüyecek nefesinle huzur bulacaktım.Bakmıyorum, görüyordum hissediyordum anlatmak istiyorum, anlatamıyorum.Çünkü anlamıyorsun...
Harese nedir bilir misin oğlum?
Bildiğin o hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese şudur evladım.
Develere çöl gemileri derler bilirsin, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür; o kadar dayanıklıdır yani.
Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır.
Gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.
Bunun adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Bütün Ortadoğu’nun âdeti budur oğlum, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında ‘kendini öldürdüğünü’ anlamaz.
Kendi kanının tadından sarhoş olur...”