Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tüm insanların bir gün saati gelecek, Tüm imparatorluklar bir gün çökecek, Ebedi ve Bâkî olan O’nu Ne ölüm ne zaman durdurabilecek.
Sayfa 124 - TimaşKitabı okudu
"Cesaret insanı zafere , kararsızlık tehlikeye , korkaklık ise ölüme götürür." Yavuz Sultan Selim
Reklam
Üç kişiye acı:Cahiller arasındaki âlime,zenginken fakir düşene, hatırlı iken îtibârını kaybedene.
Yulaf yedirildi..
Şövalyeler; "Gök düşecek olsa, mızraklarımızın ucuyla tutarız" Y. Bayezid; "Yakında atıma Saint Pierre Kilisesi'nin mihrabında yulaf yedireceğim"
Kudretini bilen cesaret ve kuvvet, zafere inanır; zaaf ve korkaklık ise yenilgisine önceden mazeret arar.
Dördüncü Mehmed Dönemi
Melek Ahmed Paşa cömert, iyi ahlâklı, doğru bir adamdı. Fakat öyle bir politik fırtınalar zamanında devlet gemisinin dümenini iyi kullanmaya gücü yetmezdi. Devlet hazinesindeki para darlığına çare bulmak üzere uyguladığı tedbirler hem doğruluğunun hem de beceriksizliğinin parlak tanıklarıdır. Bu tedbirler devlete faydadan ziyade zarar
Sayfa 1051 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Melek Ahmed Paşa'nın Mâlî Tedbirleri"Kitabı okudu
Reklam
1624, IV. Murad'ın İlk Dönemleri
Kazaklar, ilk defa olarak 21 Temmuz'da İstanbul önünde gözüktüler. Boğaziçi, her birinde yirmi kürekçi ve silahları mükemmel yirmi cenkçi bulunan yüz elli uzun ve hafif Slav Kazaklarının saldırısına uğradı. Bu sandalların baş ve kıçları olmayıp, çevirmeksizin ileri ve geri harekete elverişli idiler. Kazaklar, Boğaziçi'ne yayılarak Avrupa yakasını tahrip etmekte ve Büyükdere'yi, Yeniköy'ü, İstinye'yi ateşe vermekte idiler. Bu korkunç hareketi durdurmak için İstanbul limanından beş yüz-altı yüz gemi çıkmıştı. Fetihten beri muhafaza edilmekte bulunan meşhur zincir Boğaziçi kalelerine götürüldü. Başkentten çıkarılan on bin yiğit tehdit edilmekte olan sahile yayıldılar. Kanalın ortasında yarım daire şeklinde dizilmiş olan Kazak donanması Karadeniz'e dönmek için geceyi bekledi. Birkaç gün sonra bu korkunç istilacılar, sayıları daha da artmış olarak yine boğazın girişinde göründüler. Feneri yaktıktan sonra çekip gittiler.
Sayfa 924 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Boğaziçi'nde Slav Kazakları"Kitabı okudu
Dördüncü Mehmed Dönemi
İzmir İngiliz konsolosunun bir olayı dolayısıyla Şeyhülislam Bahaî Efendi'nin ihtiyatsızca hareketi onun azli ile sonuçlandı. Konsolosun bir dava dolayısıyla talebi ve bunun sonucunda İzmir kadısının yaptığı bir şikâyet şeyhülislamın, İngiliz sefirini huzuruna çağırıp ağır bir şekilde konuşmasına yol açmıştı. Şeyhülislam, konsolosun azli için
Sayfa 1055 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Bahaî Efendi'nin Azli ve Abdülaziz Efendi'nin Atanması"Kitabı okudu
... Sultan Dördüncü Mehmed zamanı gerçekten güzel yazı yazma bakımından bir yükseliş çağını temsil eder. O zamanın en şöhretli hattatı Kadızade sayılır. Müzikte de bu devirde birkaç değerli sanatkâr yetişmiştir. En tanınmışları Hayalî Hafız, Solakzade ve Vakıf Halhali'dir.
Sayfa 1049 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Bazı Atamalar ve Sosyal Hayat"Kitabı okudu
Şehzade Üçüncü Mehmed'in İstanbul'a gelişine kadar Sultan Üçüncü Murad'ın ölümü İstanbul'da bir sır olarak kalmıştır. Bu ihtiyat tedbirine son defa olmak üzere başvuruluyordu. Çünkü Üçüncü Mehmed, bir vilayet idaresi için, başkent dışına çıkarılan şehzadelerin sonuncusu olmuştur. Ondan sonra gelen padişahlar, devletin bir eyaletinde valilik etmeksizin, atalarının tahtına geçmişlerdir. (...)
Sayfa 793 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Üçüncü Mehmed'in Tahta Çıkışı"Kitabı okudu
Reklam
197 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Hammer yazmış ama çevirmeni tanımıyorum. Ve ne yazık ki çok kötü bir çeviri. Anlamayı güçleştiren okuyucuyu yoran bir çeviri. Cümlelerin hep birbirine bağlandığı 4,5 satırlık karışık cümlelerin olduğu bir kitap. Şu cümleyi iki okuyuşta anlayabilirseniz öneririm okuyunuz: "I. Bahadır Giray'ın küçük kardeşi Muhammed Girayı, onun ölümünden sonra, rodos'ta gözaltında tutulan Şahin giray'ın, Mısır'daki valiliği'nin ardından dönerken adaya uğrayan Mustafa Paşa tarafından lV. Muradın emri üzerine idam edilmesinin ardından han olarak atandı(1641)." Bunun dışında hanları Meñli Geray'dan başlayıp Şahin Geraya kadar anlatmakta.
Kırım Hanlığı Tarihi
Kırım Hanlığı TarihiJ. Von Hammer · İnsan Yayınları · 201311 okunma
Sultan Murad'ın yüz iki çocuğundan yirmi yedi kız, yirmi erkek babalarının ölümünde hayatta idiler. Üçüncü Mehmed kardeşlerini öldürmeğe müsaade eden kanunu uygulayarak on dokuz kardeşini idam ettirdi.
Sayfa 793 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Üçüncü Mehmed'in Tahta Çıkışı"Kitabı okudu
Bağdat seferinden önce zeamet ve tımar defterleri elden geçirildi. Ulufeli, ulufesiz, düzenli, düzensiz asker sayısı iki yüz bine çıkarıldı. Yüz altmış iki yeniçeri ortasında otuz bin kişilik ve altmış bine varan cebeciler arasında bin kişilik bir seçkin fırka kuruldu. Devlet geliri sekiz milyon altına, tımar ve zeametlerin geliri altı milyona ulaştırıldı. Sultan Dördüncü Murad ne kadar sert hareket etmiş olursa olsun tarih onun hakkında şu yolda tanıklık etmekten çekinemez: Sultan Murad, zayıf olan seleflerinin zamanlarında pas tutmuş bulunan İslam kılıcına su vermiştir, ihtilal ejderini öldürmüştür. Osmanlı ülkesinin eski hudut boyu olan, devletin doğu sınırlarında güvenliğini sağlayan Bağdat'ı yeniden Müslüman Türklere kazandırmıştır. Birçok suistimalleri ortadan kaldırmıştır. Geliri arttırmaya ve orduyu kuvvetlendirmeye muvaffak olmuştur. Sipahilerden vakıfların idaresi ile diğer hükümet hizmetlerini almış, yeniçeri isim defterlerine ve tımar ve zeamet sahipleri arasına fazladan geçenleri sildirmiştir. Meyhaneleri, tütün içilen yerleri kapatmak suretiyle her zaman tehlikeli olabilecek olan işsizlerle bidat sahiplerine toplanacak yer bırakmamıştır. Valilerin ve vergi tahsil edenlerin başlarına inmeye hazır bulunan padişah kılıcı halkı ezilmekten korumuştur. Özet olarak denebilir ki: Sultan Murad'ın çağında seleflerinin zaafı ve ehliyetsizliği ile kuvvetten düşen, iç savaşlarla, halkın ve askerin ayaklanmaları ile her taraftan yaralanmış bulunan Osmanlı Devleti, yeni bir hayat bulmuştur.
Sayfa 1001 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Sultan Murad'ın Vefatı ve Çağının Değerlendirilmesi"Kitabı okudu
... Kostantin Dragozes Şehzade Orhan tahsisatını istemekten vazgeçerek padişaha, yeniden gönderdiği elçiler aracılığı ile, "yemin bozma" olarak adlandırdığı şu yeni hisar yapma meselesinden şikâyetçi oldu ve bu projeden vazgeçilmesini, ayrıca belli olan verginin de alınmasını diledi. Sultan Mehmed hızlı bir öfkeyi belirten bir davranışla elçilere şu cevabı verdi: "Ben sizin şehrinize karşı bir proje hazırlamış değilim. Ve böyle bir girişkenliğim de yoktur. Kendi ülkemin güvenliğinin gerektirdiğini yapmak 'yemin bozma' demek değildir. İmparatorunuzun, Macarlarla birleşip de babamın Rumeli'ye geçmesini engelledikleri zaman, ne kadar güç bir durumda kaldığımızı unuttunuz mu? Kadırgalarınız boğazı kapadı. Babam Sultan Murad, Cenevizlilerden yardım istemek zorunda bırakıldı. Ben o zamanlarda henüz pek genç olarak Edirne'de idim. Babam, Rumeli yakasında bir hisar yapmaya daha Varna Savaşı'nda and içmiştir. O andı şimdi ben yerine getiriyorum. Kendi topraklarımın üzerinde gönlümün istediği şeyi yapmama karşı gelmek için elinizde ne hak, ne de güç vardır. İki yaka da benimdir; Anadolu sahili benimdir. Çünkü halkı Osmanlı'dan ibarettir. Rumeli sahili de benimdir. Çünkü siz savunmasını bilmiyorsunuz. Gidiniz, efendinize söyleyiniz ki; şimdi Osmanlı padişahı kendinden öncekilere hiç de benzemez. Şimdi benim iktidarımın eriştiği yerlere onların hayalleri bile yetmemiştir."
Sayfa 200 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Boğaz İçinde Rumeli Hisarı'nın Yapılışı"Kitabı okudu
Macar ordusunun toplamı ancak on bin kişiden ibaret bulunduğu hâlde, bu kadar az askerle, Türklerin Avrupa'dan çıkarılacağı böbürlenilerek söyleniyordu. O zamanki Lehlilerin geleneğine göre ordunun eşyası ne kadar çok olursa o kadar iyi olurdu. Bu bakımdan herkesin âdeta evini de beraber getirdiği sanılırdı. Askerin ardından iki bin yük arabası yolları dolduruyordu. Niğbolu'da Eflak prensi Drakul, Macar ordusuna katıldığında beş bin kişilik bir kuvvet daha kazanılmış oldu. Drakul'un bu girişkenliğin tehlikelerini anlatmaya çalışması ve "Padişah ava çıktığında bile maiyetinde bulunan askerin onların ordusunun toplamından fazla olduğunu" söylemesi, boşuna oldu. Öylesine ki: Hunyad ile Drakul arasındaki tartışmada, bu ikincisi kılıcını çektiğinden hemen tevkif edildi. Ancak epey altın vermek ve oğlunun komutası altında da dört bin kişilik bir yardımcı kuvvet getirmeye söz vermekle kendini kurtarabildi.
Sayfa 180 - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2. Baskı "Sultan Murad'ın Varna Savaşı'ndan Önce Yeniden Tahta Çıkışı"Kitabı okudu
370 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.