Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Dudakların jilet gibiydi. Öptükçe kanamak isterdim." open.spotify.com/track/54K1cPpIT...
En iyi jilet budur! Dünyanın bütün meşhurları bununla tıraş oluyor.
Reklam
eski meyhane masalarında, bir fransız sokağı. mudanyada gördü yeşili. kaldırımlar arnavut. o civarda bir gürültü patladı tam da o an. yunan görmüş gibi beeen ulan dedi, ben var ya ben! "herkes sustu" tabi abimiz fiyakalı, jilet iskarpin anladın mı. dik durur yan yürür. yarım adım daha attı zorla. been vary...! kütttt! tam oraya düştü. sökük yamalı ceket.
Uzun ince bir yol jilet sırtı Yürüyoruz her an düşecek gibi Yalpalama hakkımız elimizden değil...#aet
Jilet Üzeri Salyangoz
“Kalbim keskin jiletin üzerinde sürünen bir salyangoz Kalbim içi keşkeler dolu ağzı sımsıkı kavanoz Kalbimde küflenen umutlar Kalbimde gözyaşı yüklü bulutlar Fırtına ha koptu ha kopacak Geçmişin izi yanaklarıma yağacak Göğüs kafesimde bir çift gözün derin bir kesiği Bir insan can kaybına nasıl dayanır ? Göğüs kafesimde bir çift gözün derin bir eksiği Şimdi bir hiç nasıl tamamlanır ? Ellerinden gittiğimden beri dönemedim sılaya Hâlâ yüreğimde hasretin buruk yankısı Yaşamadan önce acı bir son varmış sırada Susmaz kulağımın plağında dolanan ecel şarkısı...” ▪︎Jilet Üzeri Salyangoz, Hüseyin Arlı
Bugün Bayram
Bugün bayram Neşe ile doluyor yürekler Parfüm kolonya tütüyor  Evlerden cadeelere Mis kokulu çicekler gibi Bugün bayram Jilet gibi derler Kıyafetler jilet gibi
Reklam
Artık sadece ellerim değil tüm bedenim titriyor. Gittikçe tükeniyorum ama bitmiyorum. Neden hala ölemiyorum bilmiyorum. Balkon trabzanı ya da bileğime dayalı bir jilet... Neden hala sonumu getiremiyorum. Neyi bekliyorum bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum ben...
48
...Yeni bir suçlu getirdiklerini hatırlıyorum. Gözlerinden adeta şimşekler çakıyordu; ortalamanın üstünde bir boyu, kollarında dövmeler, jilet izleri... sözlerindeki yakıcı alevin harı, hücreler ardından tesirini gösteriyordu. Şöyle haykırıyordu: ‘’En az benim kadar suçlusunuz sizler! Burada ölümü beklemeliyiz, hep beraber!’’ ...Bilinen gerçekler haykırılıyordu, yine de herkes, sus pustu. Çünkü gücümüzü toplamaktan acizdik fakat hapis yatmak için yıllarımız mevcuttu.
Manchester By The Sea
Hem kitabını hem filmini sevdiğim Ağır Roman'ın filmindeki o unutulmaz şarkının (Bir Vurgun bu Sevda) başlığında muazzam bir entry durur Ekşi Sözlük'te. Yazar, şöyle yazmıştır; ''Arabeske smokin giydiren şarkı. Jileti pamuğa sarmış Aysel Gürel, pamuk öpüyor geçtiği her yeri. Dumanla, harla, ateşle harman. İçi kan dolu, teni tertemiz.'' Manchester By The Sea benim için pamuğa sarılmış bir jilet. Nasıl hafif hafif dokunuyor ruha, onlar nasıl ince kesikler.... Kan bile çıkmıyor, ama ince ince kesiklere atıyor ruhunuza film. Bir kaybedenin hikayesi büyük büyük repliklere, öyle görkemli sahnelere ihtiyaç duymadan bu kadar güzel anlatılabilirdi ancak. Onun hissi, acısı bu kadar narince geçirilebilirdi izleyiciye. Hayatla tüm bağını koparmış, yaşama tamamen duyarsızlaşmış bir adam, kaybedilen bir aile ve aslında yarım kalan bir aşk... Ve diğer yandan hayatın tam içinde bir genç, her şeyiyle hayata karışmaya hazır, hayat dolu. Bu karşılaşmadan standart Hollywood filmleri gibi bir mucize, bir dönüşüm bekliyorsun aslında ama film de tıpkı ana karakteri gibi buralara hiç bulaşmadan süzülüp geçiyor aralardan, ana karakterin hayatın içinde süzülüp hayata hiç temas etmemesi gibi tıpkı. Film bana göre gücünü sessizlikten alıyor. ama tezat gibi dursa da seçilen müzikleri de unutmamak gerek. Tomaso Albinoni'nin Adagio'su eşliğinde izlenen o vurucu sahne, sonra Handel'den Messiah... Ve tabii deniz sesi, kuş sesi. Son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biriydi bu film.
...Yeni bir suçlu getirdiklerini hatırlıyorum. Gözlerinden adeta şimşekler çakıyordu; ortalamanın üstünde bir boyu, kollarında dövmeler, jilet izleri... sözlerindeki yakıcı alevin harı, hücreler ardından tesirini gösteriyordu. Şöyle haykırıyordu: ‘’En az benim kadar suçlusunuz sizler! Burada ölümü beklemeliyiz, hep beraber!’’ ...Bilinen gerçekler haykırılıyordu, yine de herkes, sus pustu. Çünkü gücümüzü toplamaktan acizdik fakat hapis yatmak için yıllarımız mevcuttu.
Reklam
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık / nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin / hayret kapıların kapalı girilemiyor
İki bölümden oluşuyor ömür,ilki çocukluktan çıkma arzusuyla geçiyor...jilet vururduk o zaman bıyıklar erken çıksın diye mesela... ikincisi de mutlaka çocukluğa dönme arzusuyla...hiçbir alet edevat icat edilmedi ama bunun için,ne yazık...
Kapalı Kapıların
Sevgi, her şeyi nasıl dönüştürüyor Gözleri maviyken yaprak yeşili Senin sesinle konuşuyor elbette Yarım bakışları o kadar tehlikeli Senden nedense vazgeçilemiyor Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık / nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin / hayret kapıların kapalı girilemiyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.