ilyas demir

ilyas demir
@jlyasdemir
Düşüncelerimize bile zincir vurulmuşken, Bu nasıl özgürlük? İlyas Demir
Bir yaprak sadece düşer. Bir yüzünü saklamaya kalkmaz. Neyse odur. "İyi görünmeye" kalkmaz. Sadece güzel tarafını, yüzünün zayıf gösteren yanını, bedeninin fit gösteren açısını hesaba katmaz. Doğaldır ve açıktır. Daldan düşmekten de gözden düşmekten de korkmaz.
Reklam
Ebedi ayrılık yoktur, görüşmek üzere ayrılmak vardır. Hasreti arttıran ve sevgiyi tazeleyen bir moladır ölüm. Vefat edenle- rin bize söylediği cümle, “elveda" değil, “görüşmek üzere”dir.
Sayfa 116Kitabı okudu
"Elmassss bunlaaaarrr!" diye çığlık atıyor. "Çok değerliler!" Ona göre öyle. Ben de ciddiye alıyorum. "Oğlum, onlar sadece cam parçası, sıradan taşlar..." desem de değişmiyor durum. Çünkü o çocuk. İnsan olmanın saf halini yaşıyor, özünü temsil ediyor. Bir de biz büyüklerin "Elmasss!" dedikleri var. Uğrunda kan döktükleri elmas. Paha biçemedikleri elmas. Çocuğun elmas sandığı cam parçası değil, gerçek elmas. Bana sorarsanız, o elma da "bize göre" öyle. Ben de ciddiye almıyorum. "Kardeşim, onlar sadece cam parçası, sıradan taşlar." desem de değişmiyor durum. Koca koca adamlar. Önemli kadınlar... Mühim iş adamları. Ciddi iş sahipleri. Piyasadan haberdar olanlar. Diyorum ki: "Çekin bakalım insanları yeryüzünden. Alın insanın bakışını eşyanın üzerinden. Bakın, altının kıymeti kalıyor mu? Anlayın, elmas kıymetli mi hâlâ? Tüm bu piyasa işleri, değerli taşlar, envanterler, karatlar, ayarlar vs. bizim birbirimize anlattığımız, anlattıkça inandığımız hikâyeler sadece..." O çocukça tutuştan başka sermayemiz yok: Tuttuğumuzu altın yapıyoruz. Sevdiğimizi elmas yapıyoruz. Hepsi bu... Değerli dediğimiz biz değer verdiğimiz için değerli, değerli dediğimiz için değerli. Sadece bu... Değer, insanın bakışında başlıyor. Değer, insanın bakışına bakıyor. Bakışı elmas insanın.
Sayfa 196Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Yokuş bittiğinde, kış geçtiğinde, gece sona erdiğinde, eriştiğini kendinden bilme. Kolayı zorun yanına, düzü yokuşun sonuna, baharı kışın ardına, sabahı gecenin ayakucuna saklayandan bil." Tırtıl kozasında darlanmazsa kelebek olamaz. Ceviz kabuğunda sıkışmazsa tatlanamaz. Buğday ateşten geçmezse pişmez. Kum sedefte sancılanmazsa incileşemez. Kalp hüzünlere uğramazsa, neşeyi tadamaz. Ayrılıktan geçmeyen sevda vuslatı anlayamaz. Düşmemiş insan ayağa kalkmayı öğrenemez. Dünya üşümesinden geçmemiş insan cennetinin farkına varamaz. "Cennetine kavuştuğunda sanma ki hak ettiğini alıyorsun. Cenneti dünyanın sonuna koyandan bil!"
Sayfa 121Kitabı okudu
Kıraathane, havalimanı, metro istasyonu, şehir meydanı, kafe gibi uğultulu yerlerde kitap okumayı seviyorum. Sevmekten öte tercih ediyorum. Belki de oradaki uğultunun anlamsız gelişinden bir kaçış bu. Gürültü ve kitap birbiriyle uyumlu aslında. Kitap, dışarıdan bakıldığında, muazzam bir sessizliktir. Muazzamdır kitapların sessizliği; çünkü içinde hikmet taşır, çünkü sadece dinleyene konuşur. Saygılıdır kulağı olmayana bile.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Reklam
Reklam