Vay ahmak insanoğlu vay, asıl gülmeyi unutan insanlardır. Şu dünyada dostu, arkadaşı olmayan, bir sıcak elin tadına, bir bakışın güzelliğine artık bundan sonra varamayan, varamayacak olan da insandır. Umutsuz olan, nankör olan insandır. Dünyanın güzelliğini yadsıyan artık salt yaşamanın tadına varamayan insandır, altında yaşadığı göğü, üstünde gezdiği toprağı, akan suları göremeyen insandır. Görkemli doğa ortasında görmeden dolaşan, bakarkör olan insandır. Yunuslar, balıklar, kuşlar, kurtlar, tilkiler, ne pahasına olursa olsun, hem de börtü böcekler bu dünyanın tadını çıkarırlar.
"Hayvan olmak bu çağda insan olmaktan daha mutluluktur," dedi Selim balıkçı.
Eskiden insanoğulları bu dünyada dertlerden, kaygılardan uzak yaşarlardı, bilmezlerdi ölüm getiren hastalıkları. Pandora açınca kutunun kapağını, dağıttı insanlara acıları, dertleri. Bir tek umut kaldı dışarı çıkmadık kapağı açılan dert kutusundan.Umut tam çıkacakken Pandora kapamıştı kapağı, böyle istemişti bulutları devşiren Zeus. O gün bugündür insanların başı dertte, toprak bela doludur, deniz bela dolu, geceler dert doludur, gündüzler dert dolu, belalar başıboş dolaşır sessizce ölümlülerin çevresinde, derin düşünceli Zeus ses vermedi onlara sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar. Görüyorsun ya Zeus'un dileğine karşı konmaz.
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
HERMES : İşte sen hep bu inadın yüzünden
Bu bela kayalarına oturttun gemini.
PROMETHEUS : Bil ki senin köleliğinle değişmem
Başıma gelen belalar belasını.
Sayfa 40 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sen tapın, yalvar, yaltaklan günün efendisine!
Zeus hiç ama hiç umurumda değil benim.
Elindeyken ne isterse yapsın, assın kessin:
Uzun sürmeyecek çünkü göklerde saltanatı.
Sayfa 39 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Akıl gücü kaba güçten üstündür, düşünceye gem vurulamaz, özgür düşünce tutuklanamaz, susturulamaz, alt edilemez, olaylar nasıl gelişirse gelişsin, gelecekte egemenlik kaba kuvvetin değil, özgür düşüncenindir.
Prometheus ile ilk olarak Ben Kirke'yi okurken tanıştım. Okuduğum (belki de) ilk mitolojik kitap olarak kitabı sevmiştim ama kitaptan aklımda kalan en önemli figürlerden biri Prometheus'du. Yakın zamanda Fakir Başkurt'un Eşekli kütüphaneci'sini okurken; orada da "Halka ışık götürmek, hiç bir zaman kolay değildir." diyordu Prometheus'un çektiklerini anlatırken.
İkidir karşıma çıkan bu ismi daha derin tanıma isteğiyle bu kitabı aldım ve iyi ki almışım. Okuması keyifli, Prometheus'u daha da sevdiğim bir kitap oldu.
Not: Kitap bir roman gibi değil de, karşılıklı konuşmaların yazıldığı tiyatro oyunu metni gibi. Bu bilgiyi de vermiş olayım.
İyi ki alışmadım sigaraya, tütüne. Hanife hiç hazzetmiyor kokusundan. O yalnız benim kokumdan hazzediyor. Madem öyle, ne karıştırayım kokumun içine başka koku?
Nerden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum. O kadar sevdim ki kitabı 2 günde bitti. Yolculuk sırasında okuduğum için kaç kere sıktım kendimi; bazen mutluluğumu saklamak, bazen Mustafa Güzelgöz ile ağlamamak için.
Eşekli kütüphaneci Mustafa Güzelgöz gibi bir "halk kahramanı" nın bugüne kadar adını duymamış olmaktan dolayı utandım. Bu kadar güzel bir insanı bana okutmamış olan edebiyat öğretmenlerime, takip ettiğim kitap sayfalarına, kitap okuyorum diyip de bunu okumamış, dolayısıyla bana önermemiş arkadaşlarıma kızdım.
Cahilliğe karşı, aydınlık bir gelecek için çalışmış bir güzel insanın hikayesidir bu. Temiz bir çevre istiyorsan, önce kapının önünü süpür, derler. Aydınlık bir gelecek için önce köyünü, sonra civar köyleri derken koca bir şehre öncülük yapmış Mustafa Güzelgöz. Fakir Baykurt da bu güzel adamı mükemmel şekilde kitaba aktarmış.
Beyaz zambaklar ülkesinde kitabı Finlandiya'nın kalkınmasını anlatır ve Atatürk'ün askeri liselere zorunlu, diğer okullara ise tavsiye ettiği kitaptır. Eğer ki Eşekli kütüphane kitabını okumuş olsaydı, eminim onu da tüm okullara okuturdu ve Mustafa Güzelgöz mili eğitim bakanlığına kadar yükselirdi.
Kesinlikle okuyun, okutun.