Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zembilfîroş hikayesi!
Zembîlfiroş’ta ki aşk, karşılıksız bir aşktır. Ölümü çare gören aşkın hikayesidir. Efsanenin Mezopotamyanın tarih ve kültür bakımından oldukça zengin ve bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, Mervanilerin başkenti Farqîn’de geçtiği yaygın olarak söylenir. Yörede hüküm süren bir kralın çok yakışıklı oğluymuş. Görenin bir daha dönüp baktığı,
Korkuyu satın almadan kimse bir yükseliş yapamaz. Ne kadar çok korkunun üzerine gidersen o kadar çok da kader seni yukarıya atar. Tekamül ve gelişim gerçekte korkunun ve mutsuzluğun içinde yaşar ama insan bunu bilmez.
Reklam
Acının Çocuk Yaşı
Bakışları kababalığın içinde gezindi. Her hayatı görüyor ve fark ediyordu. Yalnızlıktan mutsuz olanları, yanında ki ile mutlu olmayıp katlanmak zorunda olanları, her şeye rağmen sahte de olsa gülümseyenleri ve daha nicesini...Her zamanki gibi sabahın soğuk ayazında çıkmış ayağını sıkan o dar ayakkabıları yırtık çorap giydiği ayağına geçirmişti.
Teslimiyet, tevekkül ve kader kavramları zihinlerde ve gönüllerde kendine bir yer bulamadığında ilim âdeta bir 'bib- le" yani kutsal kitap gibi oluyor, inanç da bir problem haline geliyor. Halbuki ilim inanç problemi değildir. ilim bilgidir, sına- nır, denemeye tâbi tutulur. Eğer sonuç menfi ise tekrar dene- nir, bir teori inşa edilir. İlmin güzelliği de buradadir zaten. İlim mutlak değildir. insanın bilgisi, gözlemi, düşüncesi mutlaka problemlidir. "Mutlaktır" dediğiniz anda zaten bütün yapı yanlış bir temel üzerine bina edilmiş olur. İnsanda mükemmeliyet ve mutlaklık aranmaz. Bugün bizler öyle bir paradigma içinde yaşıyoruz ki insanlar ilmi mutlak kabul ediyorlar. Ahmed Âmiş Efendi'nin sözüne dönecek olursak: "Olan ol- muştur, olacak olan da olmuştur." Biz sadece vakti beklemekle mükellefiz.
“Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, cenâiz 92; Ebû Dâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)
Yokluğunla kader bağlarımız arasındaki çelişki telkin ediyordu beni. Geçti bunca acı. Şimdi ne yaparım bilmiyorum. Yokluğunda ne yapıyordum? Sen hayatımdayken nasıldı herşey? Şimdi ne olacak? Bu soruların cevabını sen veremezsin bana. Ben? Ben hiç veremem. Kimseyi duymak istemiyorum. Karanlık içine çeksin beni. Başka bir yolu yok mu ya? Cidden? Bu kadar mı çabam? Tamam bir çaba, emek, azim göstermedim. Gösteremedim değil, göstermedim. Kendi ellerimle geleceğimi geçmişimin üzerine yıktım. Etti sıfır. Koskoca bomboş bir sıfır! Çünkü geçmiştim boştur benim. Çünkü ben hiç yaşamadım. Ben doğduğum an öldüm. Acıyı kaybediyorum, tek varlığımı. Mutlu olmak nedir, bilmiyorum ben. Öğrenmekte istemiyorum. Kaybedin beni ruhlarınızdan, zihinlerinizden. Yok olmak istiyorum.
Reklam
Hafif Yaralama
Atlar vurulduğu vakit yoldaki akislerine Ayaklarını ver; kendiminkilerin üzerinde duramıyorum Allahım kalbimin kırıklarını al Ya da kalbimi Kan tutuyor boğuluyorum Dünyadan hıncımı alamadım Murat değil kastettiğim Başka bir şey Kader yazıldığı gibi okunmaz lügatimizde Nasıl seslensem, ne desem bilemiyorum İmgeler kurban istiyor Yüzümü bahara
الجمعة مباركة. “Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, Cenâiz 92; Ebû Dâvut, Sünne 17; Tirmizî, Kader 5.)5 Nis 2024
994 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.