Korkuyu satın almadan kimse bir yükseliş yapamaz. Ne kadar çok korkunun üzerine gidersen o kadar çok da kader seni yukarıya atar. Tekamül ve gelişim gerçekte korkunun ve mutsuzluğun içinde yaşar ama insan bunu bilmez.
"Yaşam, değerlendirmeyi bilirsen, uzundur. Ancak kimisi doymak bilmez bir açgözlülük esir alır, kimisini yüklü bir iş gereksiz uğraşlara zorlar. Kimisi şarapla sarhoş olur, kimisi ise üşengeçlikle sersemler, kimisine her daim başkalarının kararlarına bağlı olan bir hırs işkence eder, kisimini ticari kazanç umuduyla tüm karaları ve denizleri dolaşmaya zorlar; kimilerine savaş tutkusu işkence eder,bazen başkalarını tehlikeye atar, bazen de kendileri için kaygılanırlar. Bazıları daha üstün insanlara yaptıkları gönüllü kölelik kabilinden, kıymeti bilinmeyen hizmetlerle kendilerini tüketir, birçoklarını da başkasının talihine duyduğu arzu ya da kendi halinden şikayet esir alır. Değişmez bir hedefi olmayan, tutarlı hareket etmeyen ve bir türlü tatmin olmayan, birçok kişi kararsızlığından ötürü her daim yeni planların içine gömüllür; kimileri rotalarını belirlemelerini sağlayacak hiçbir ilkeyle tatmin olmaz; kader onları aylaklık edip esnerken ele geçirir, öyleki şairlerin en büyüğünün kehanet gibi beyanındaki şu sözün gerçeği yansıttığından hiç şüphem yok: " Yaşadığımız, yaşamın kısa bir bölümüdür. "
Sayfa 46Kitabı okudu
Zihin, kınadığı şeyi sahiplenmek üzerine çalışıyor. Ve akabinde artık kızdığın şeye dönüşüyorsun. İyiyse fetheder seni ve beden, ruh, akıl üçgenine istihdam gelir. İyi değil ise, tahrip eder. Ama istisnasız, kızdığın şey, sende yer eder, kâh istila, kâh fatih olarak.
Sayfa 22 - Foliant YayıneviKitabı okuyor
Acının Çocuk Yaşı
Bakışları kababalığın içinde gezindi. Her hayatı görüyor ve fark ediyordu. Yalnızlıktan mutsuz olanları, yanında ki ile mutlu olmayıp katlanmak zorunda olanları, her şeye rağmen sahte de olsa gülümseyenleri ve daha nicesini...Her zamanki gibi sabahın soğuk ayazında çıkmış ayağını sıkan o dar ayakkabıları yırtık çorap giydiği ayağına geçirmişti.
Benim kitap, dergi, okuma ve yazma üzerine kurduğum dünya, onların dedikodu, haset ve çekememezlikle kurdukları dünyadan çok daha zengindi. O dünya, o dünyanın varlıkları, edebi, kültürel yaratıcılığın coşku ve aşkı, kırık kalbime ve karmakarışık ruhuma çok iyi geliyordu.
Sayfa 241 - İthakiKitabı okuyor
