Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üstad...
Evet cemadata dikkatle nazar edilse: Bilkuvve yalnız istidad ve kabiliyet cihetinde nâkıs kalıp inkişaf etmeyenlerin, gayet bir içtihad ve sa'y ile inbisat edip bilkuvveden bilfiil suretine geçmesinde, mezkûr sünnet-i İlahiye düsturuyla bir tavır görünüyor. Ve o tavır işaret eder ki: O vazife-i fıtriyede bir şevk ve o mes'elede bir lezzet vardır. Eğer o camidin umumî hayattan hissesi varsa, şevk kendisinin olur; yoksa, o camidi temsil eden, nezaret eden şeye aittir. Hattâ bu sırra binaen denilebilir ki: Latîf, nazik su incimad emrini aldığı vakit, öyle şiddetli bir şevk ile o emre imtisal eder ki, demiri şakk eder, parçalar. Demek bürudet ve tahte's-sıfır soğuğun lisanıyla ağzı kapalı demir kaptaki suya "Genişlen!" emr-i Rabbanîsi tebliğ edilince, şiddet-i şevk ile kabını parçalar, demiri bozar, kendisi buz olur. Ve hâkeza.. herşeyi buna kıyas et ki, güneşlerin deveranından ve seyr ü seyahatlarından tut, tâ zerrelerin mevlevî gibi devretmelerine ve dönmelerine ve ihtizazlarına kadar kâinattaki bütün sa'y ü hareket, kanun-u kader-i İlahî üzerine cereyan ediyor. Ve dest-i kudret-i İlahîden sudûr eden ve irade ve emir ve ilmi tazammun eden emr-i tekvinî ile zuhur eder.
Sayfa 163
Taassup sahibi olanların büyük kısmı okuyanlardır. Çünkü bilmek, zayıf adamda kibir yapar. İnsani değerler anlatılmadığı için, çoğu insan zayıftır. İlim, büyük adamda tevazudur. Büyük adam ise düşünebilmek üzerine eğilir. Bildikçe, bilmediğini bilir.
Sayfa 127 - Foliant YayıneviKitabı okudu
Reklam
ZÂHİDÜ'L KEVSERÎ'NİN ÇERKESÇİLİĞİ ve YAVUZ SULTAN SELİM...
Zâhid Efendi'nin bu Çerkes taraftarlığı, hattâ onun tarihe bakışına da sirayet etmiş!. Bu tabiî önceleri malûm değildi. Fakat M. Sabri Efendi'nin kadere dair risalesine verdiği cevapta ortaya çıktı. Meğer bu yüzden de Sabri efendiye bir kırgınlığı varmış... Bu dargınlığa, daha önce cereyan eden şöyle bir hâdise sebep olmuş: Mısır basınında, "Bugünkü Türkiye Müslüman dünyasına niçin yardım etmiyor?" diye bir bahis açılmış. Bunun üzerine Abdullah Annan isimli bir tarihçi: - "Bugün Türkiye'den ne yardım bekliyorsunuz? Türkiye, Osmanlı Devleti olduğu devirlerde bile Müslüman dünyasına yardım etmemişti..." diyerek bir yazı neşretmiş. Bu yazı bir gazetede çıkınca, Miralay Sadık Sabri bey okuyup üzülmüş ve M. Sabri Efendi'yi durumdan haberdâr etmiş. M. Sabri Efendi hemen bir reddiye ve Osmanlıyı müdafaa eden bir cevap yazmış ve neşretmiş. Osmanlı padişahlarını ve Mısır'ı fetheden Yavuz Sultan Selimi medhetmiş. Bu medh Meğer Çerkes olan Zâhid Hoca'ya ağır gelmiş. (Malûm Tomanbay da Çerkes). Kader meselesinde Sabri Efendi'ye yazdığı cevapta lâfı buraya getirip şöyle diyordu: "Müftilenâm, son inkılâplardan sonra Türklükten istifa ettiğini yazmıştı; demek vazgeçmemiş! Yoksa Yavuz Selim'i övüp de başına belâlar getirmezdi. Tomanbay gibi bir kahramanı astırmış olan, yavuz Selim gibi bir yırtıcı kuş övülür mü?"
Sayfa 181 - 182, 183 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, Zahid Hoca'nın Çerkesçiliği, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Oğlum! Kader oluğunun altında, sabır yastığına yaslan, muvafakat kılıcını kuşan, kurtuluş ümidiyle kulluk et de öyle uyu. Böyle yaparsan Allah, istemek bir yana, aklının ucundan bile geçiremeyeceğin lütuf ve ihsanlarını senin üzerine döker de döker.
Kişi karakteristik olarak kendi üzerine düşeni, hareket etmeden bulamaz, kendi olamaz.
Âlimlerin ihtilafları karşısında tahammülsüz olan el-Kevserî, kader meselesinde Mustafa Sabri Efendi'nin cebrî olduğunu söyleyip ona reddiye yazmıştır. Nitekim Mustafa Sabri bu meselede Eşarî itikadı üzere bir kitap yazmıştır. Mustafa Sabri onun bu tutumunu "Mevkifu'l-Aklî ve'l-İlmî" kitabında zikredip reddetmiş ve el-Kevserî'nin "net bir kaderî ve mutezilî" olduğunu söylemiştir.
Sayfa 132 - Nuhbe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zira kaderimiz olan şey farkındalıktır, yaşam değil. Yaşamımız yaşamaya değer olabilir veya olmayabilir buna da kader karar verir.
"Çünkü kendiniz için nasıl bir kader şekillendirmeyi tercih ettiğiniz sizin elinizdedir; hakikaten zorlu görünen her talih, eğitmediği ya da yola getirmediği sürece sizi cezalandırır."
“Stoa felsefesi yaşayan bir can ise mantık onun kemikleri ve kasları, doğa bilimleri eti, ahlak ise ruhudur.”
Böylece doğuşuyla İtalya'nın siyasi birliğine son veren Lombard Devleti yok olurken, ülkenin üzerine bir yabancı fatih getirdi. O artık, yalnızca Frank monarşisinin bir uzantısıydı. XIX. yüzyılın sonunda ondan kopacak ve kısa bir süre sonra Alman egemenliğine girecekti. Daha önce Avrupa'nın kuzeyini ilhak eden Lombard iktidarı, tarihin akışının tamamen tersine dönmesiyle şimdi onun tarafından ilhak edilmişti. Bu kader, bir bakıma Batı dünyasının ağırlık merkezini Akdeniz'den Galya'nın kuzeyine kaydıran siyasi çalkantıların bir sonucuydu.
Sayfa 58 - SELENGE YAYINCILIK, NO 212, TARİH SERİSİ 166, MAYIS 2022, 1. BASKI, ÖZGÜN ADI Historie de I'Europe Des invasions au XVIe siécle, ÇEVİREN SİNAN AKBAYTÜRKKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.