Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Savaş ve Şiddetle Yeni Bir Yıla Girerken Savaş kader mi? İnsan ve onun üyesi olduğu toplum kendi içinde ve dışında, farklı gruplarla zaman zaman dostluk temelinde bir ilişki geliştirirken, aynı zaman da yaşanılan çelişkilerin sonucu olarak kendini bu gruplarla büyük bir çekişme içinde bulur. Bu çelişki ve çekişmelerin şiddetlenmesi bir savaşın sebebi olarak ortaya çıkar. Kanlı ve yıkıcı bir savaş. Bu durumda büyük acıların, trajedilerin sonu gelmek bilmeyen senfonisiyle karşı karşıya kalırız. Savaşsız bir dünya dileğimiz üzerine bir bardak su içilen bir hayal olarak dudaklarımız arasında sönük bir sestir ancak. Bu savaşları engelleme isteği ve tutumu tüm insanlığın...devamı için: yazarvar.blogspot.com.tr
168 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı hazırlayan Mutlu Kaya'nın kendisi bu kitabı yazmasını kader ile izah ediyor. Çünkü kendileri tarihe 40 yaşından sonra merak salmış ve bunun üzerine kendini bu konuda besleyebildiği kadar beslemiş ayrıca bu uğurda eski yazıyı okuyup anlayabilmeye çalışmış biri. Osmanlıca öğreniminin çaylaklık zamanlarında evinde Osmanlıca bir kitap bulmuş. Yeterince iyi anlayamasa da elindeki kitabın dedesinin Çanakkale savaşında yazdığı hatıratı olduğunu anlamış. Çanakkale savaşında 500.000 kişi görev almıştır ve bunlardan kırkı o günleri hatırat veya günlük şeklinde yazmıştır. Hasan Cevdet Bey'de o 40 kişiden biridir. Bunun üzerine Mutlu Kaya da bu kitabı yayına hazırlamıştır. Bende kendilerine katılıyorum kader-i İlahi gerçekten. Kitabın kendisine ise çokta söyleyeceğim bir şey yok aslında. Günbegün yazılmış ve her günü ortalama 4 5 cümle ile anlatmış bir günlük. Teknik bilgiden çok insanın kafasında bir resim çizmesine yardımcı oluyor. Bu da aslında çok sınırlı. Ama her şeye rağmen güzel bir kitap.
Kıyamet Koptuğunda
Kıyamet KoptuğundaHasan Cevdet Temizkanlı · Yeditepe Yayınevi · 201527 okunma
Reklam
Eski zamanlarda aralarındaki farklılıklar hiç akıllarına gelmezdi oysa. Aynı topraklarda yaşayan insanlardı onlar. Kader birliği etmiş, günü yaşamaya çalışan, ekmek derdinde olan sıradan insanlar... O zamanlar hepsi aynıydı; Osmanlı. Fakat neden sonra, o küçük fark, birileri tarafından büyütüldükçe büyütülmüş, gözlerine sokulmuştu. Yeni hayat düzeni; herkesin kendi farkıyla gurur duyması ve bir diğerini hor görmesi üzerine kurulmuştu. Şimdi birbirlerini gördüklerinde, elleri bellerindeki kamalara gidiyordu. Zaten her kan davasında olduğu gibi bir zaman sonra iki taraf da neden düşman olduklarını unuturlardı. O zaman tek duygu hakim olacaktı: "O seni öldürmeden sen onu öldür!"
Sayfa 177Kitabı okudu
İlk evladım Köksal 1969 yılında ikinci evladım Serdar 1971 üçüncü yavrum Hakan 1973 dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti. 13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
112 syf.
8/10 puan verdi
Kitap hiç kimsenin işlemek istemediği bir cinayeti anlatıyor. Hiç kimse istemese de sonunda istemedikleri şey gerçekleşiyor. Hepsi de bir diğerinin kurbanı uyardığını sanıyor. Bir hayatın kurtuluşu sürekli olarak erteleniyor ve nihayet daha fazla özürleri kalmadığında da her şey için çok geç olduğundan artık kurtarılacak bir hayat kalmıyor. Ne dersek diyelim; burada toplumun sorumsuzluğu önemli bir rol oynasa da başrol Santiago Nasar'ın talihsizliğiydi bence. Kader bütün ağlarını onun ölümü üzerine örmüştü sanki. Özellikle o kapının kapanışı, hem de onu en çok seven tarafından kapanışının başka ne gibi bir açıklaması olabilirdi ki zaten. Sorgu yargıcının da belirttiği gibi: "Özellikle de işleneceği böylesine açıkça duyurulmuş bir cinayetin hiçbir aksilikle karşılaşmadan gerçekleşmesi yolunda hayatın edebiyatta bile görülmeyen onca rastlantıdan yararlanmış olması ona büyük bir haksızlık gibi görünmüştü."
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178,2bin okunma
Reklam
Batsın Bu Dünya - Öykü - Muhammed Işık * Bu öykü Orhan Gencebay'ın " Batsın Bu Dünya " eserinden faydalanarak yazılmıştır. Doğudaki şark görevini bitiren Ahmet öğretmen batıda görev yapmanın heyecanını yaşıyordu. Doğunun zor şartlarında iki çocuğuyla hayata tutunmaya çalışmış, köy okulunda öğrencileri ile çok güzel vakitler
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.