İşte budur bizim en büyük zayıflığımız.Kendimizi sevmeyi öğrenmeden, başkasını sevmeye çalışmak.Kendi varlığımızı kabullenmeden başkasının varlığını onaylamak ve sindirmeye çalışmak...
Nietzsche çoğunlukla nihilizm felsefesiyle tanınan filozoftur. Yani ben öyle tanıyordum. Bu felsefesinde der ki yaşamın hiçbir anlamı yoktur ve her şey birer hiçtir. O bu felsefesiyle hayatın anlamsızlığını insanın yüzüne vurarak insanın yaşama olan isteğini azaltarak insanı yaşamdan koparır.
Nietzsche bunun farkındadır ve insana yardımcı olmak için Nihilizme karşı yeni bir felsefe yani "Amor Fati" felsefesini ortaya atar.
"Amor fati" - "Kader sevgisi". Felsefede bir insanın kaderinde olan şeylere karşı pişmanlık ve öfke duymayı seçmek yerine o kaderi kabullenmesi ve sevmesi yatar.
Peki bu "Amor fati" felsefesi onun Nihilizm felsefesine tamamen karşı değil midir? Işte tamda burada Nietzsche bizden tek bir düşünceye saplanmaktansa, bize iki farklı düşünce verip onları bir arada harmanlamamizi ister. Yani iki düşünceyi de elimizde bulundurarak her zaman hangisini kullanacağımızı bilmemizi ister.
Yani "Kaderini sev” demek olanı olduğu gibi kabul et, başına ne gelirse kabullen ve hiçbir şeye sesini çıkarma anlamına gelmez. Ya kaderimizde başımıza gelenleri araştırmak, nedenleri öğrenmek ve onları değiştirmek yazılıysa? Kader zorunlu bir kabullenişin çok ötesinde aslında zorunlu bir mücadele, ayağa kalkma ve direnmenin aslında ta kendisiyse? Boyun eğmenin üzerinde başımızı gökyüzüne kaldırıp tadına bakmak ve ne olduğunu anlamaksa yağmurun?
Kitapda "Amor fati" felsefesinin dışında bengi dönüşü, üstinsan, acıyı sevmek gibi birçok konsepti de sade dille anlatılıyor. Nietzsche felsefe dediğimiz derya denizin en cesur filozoflarından biridir. Kitabı herkese tavsiye ederim :)