Hasılı biriktirip biriktik de mezara götürmek iş değil, yavrum. Tek bir ömrün getiremediğini tamamlamaya çalışmak, yaşanmışı istifadeye açmak, oyuna yeni girenlerin tecrübe noksanını iyileştirmek gerekiyor. Ömer Hoca, nasihat etme ve tecrübe aktarma çabasına bütün kültürlerde rastlandığını, ancak “kadim toplumlarda, özellikle de İslam dünyasında yaygın bir gelenek oluşturduğunu” söylüyor: “...nasihat eden kimse genellikle bilgi ve tecrübe sahibi ama yaptırım gücü olmayan biridir... ve gün görmüş geçirmiş yaşlılar tavsiye veya ikaz etmeyi manevi veya vicdani bir sorumluluk olarak üstlenir.” Ömer Hoca doğru söylüyor. İdrak sorumluluk yüklüyor. “Söyleyen laf mıdır, söyleyen adam mıdır” sorusu başlı başına bir başkaldırı. Dillendirrbilmek için cüret, cüret edinebilmek için gerçeklerle silahlanmak gerekiyor.