Yok canım, bundan sonra soyluluk kim, biz kim! Zaten kâşanemizi kendi gözünüzle gördünüz. Üç kadın; biri ayaksız, kafadan sakat, ötekinin de ayakları yok, kambur, üçüncüsünün ayakları var, pek de akıllı, kurslara devam ediyor, tekrar Petersburg’a, Rus kadınının hakkını aramak için Neva sahillerine gitmeye can atıyor. İlyuşa’nın sözünü etmiyorum, daha dokuz yaşında… Bugün ölsem ne olur bizimkinin hali? Hele öldürmeyip sakat bırakırsa daha fena: çalışamam, kör boğaz da durur mu? Beni de, onları da kim doyurur o zaman? Yoksa İlyuşa’yı okula gönderecek yerde her gün dilenmeye mi çıkaralım? Benim için ağabeyinizi düelloya çağırmanın anlamı bu; saçmalık daha doğrusu, başka şey değil.