Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Geldimi kokusu size de ;)
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Reklam
Anne
Hayat yolunda benim için umudun adı da baharın sesi de sensin Anneciğim ❤️ Sen benim tanıdığım en güzel savaşçısın. Yeşil gözlerine hayran olduğum, kitap yazdığım kadın. 😍🍀 Yolun kendisi de sensin. Hayat yolunda verdiğim her kavgam da senin için. Seninle yaşamak için. Seni yaşamak için. Hep yanımda ol... Hep elimi tut. Her düştüğümde kaldır. Bak sen üzülme diye içime ağlamayı öğrendim ben son 3 yıldır. Yeter ki sen üzülme, yeter ki sağol, yeter ki sağlıklı ol. Umudun sesi, baharın kokusu. Dünyada Cennet'imin adısın sen. 4 harf yan yana gelince daha önce hiç bu kadar değerli olmamıştı. ANNE ❤️🍀
BANA GÖZYAŞI BORCUN VAR ! Adam genç kadına seslendi: - Bana gözyaşı borcun var! Genç kadın sordu: - Nasıl öderim?
KADIN KOKUSU ____ Scent Of A Woman
Al Pacino'ya kariyerinin tek Oscar ödülünü kazandıran filmin özellikle tango sahnesiyle hafızalara kazındığını da ekleyelim ____ Ne harika Film
ne yaparsan kendine, döner kendi kendine, herkes kendine..
delinin biri hergün bir yaşlı bir teyzenin penceresinin altından geçerken, yüksek sesle bağırırmış; - ne yaparsan kendine, döner kendi kendine, herkes kendine.. bir, iki, üç haftalarca aynı sözü duyan yaşlı kadın, deliden çok sıkılmış ve kurtulmanın yollarını düşünmüş. sonra bir gün deliyi zehirlemeye karar vermiş. bir tepsi zehirli börek yapmış ve gene pencerenin altından geçen deliyi çağırmış ; - oğlum, açsındır, bir tepsi börek yaptım, al bunları afiyetle bi güzel ye. demiş. deli; - ne yaparsan kendine, döner kendi kendine diyerek, börekleri almış ve karnı tok olduğu için çantasına koymuş, sonra yerim diye düşünmüş. yoluna devam ederken, karşıdan bir asker geliyormuş, asker burnuna gelen mis gibi kokuyu duyunca dayanamayıp deliyi durdurmuş; - nerden aldın börekleri, aynı annemin börekleri gibi kokuyor..demiş. iyi kalpli ama deli olan kardeşimiz hemen çantasında sakladığı börekleri askere vermiş. - ben tokum, buyur al, madem annenin böreklerine benziyor kokusu. asker oracıkta yiyip bitirmiş börekleri.. yaşlı kadın pencerede ise askerden dönen oğlunu beklemiş, beklemiş ama gelmemiş oğlu. kendi elleriyle yaptığı zehirli börekleri yiyen oğlu ölmüş..
Reklam
Onsuzluk
Bugün günlerden yağmurlu bir cumaydı. İşten çıkmış otobüste kafamı cama dayayıp "çok eski şarkı" isimli müziği dinliyordum. Sözlerinde "iznin olmadan hala seviyorum seni" geçiyordu. Evet, onun izni olmadan hala onu seviyordum. Onu "kafamda dönüp duran plaklar" gibi çalıp duruyordum adeta... Sanki bedenime tüm
BALKON Hâtıralar annesi, sevgililer sultanı Ey beni şâdeden yâr, ey tapındığım kadın. Ocak başında seviştiğimiz o zamanı, O cânım akşamları elbette hatırlarsın. Hâtıralar annesi, sevgililer sultanı. O akşamlar, kömür aleviyle aydınlanan! Ya pembe buğulu akşamlar, balkonda geçen Başım göğsünde, ne severdin beni o zaman! Ne söylediysek çoğu
Dimyata pirince giderken...
“Otuz beş senelik evlilikten sonra şeytan dürttü galiba. Bunca yıllık evlilikten bir çocuğumuz bile yoktu ama kusurlu olan karım değil bendim. Karım bunu bildiği halde bir gün bile yüzüme vurmamış, ‘Üzülme hayatım kısmetimizde yokmuş. Sanki çocuğu olmayan tek çift biz miyiz...’ deyip beni teselli etmişti. Dedim ya şeytan dürttü diye. Bir gün
Kadın bir aura merkezidir İslam alimlerininde dediği gibi Kadındaki (Birlesme) kokusu tekvin kokusudur. Muazzam bir aura çıkar (o aurayı latif kokuları görmüş biri olarak) Evlendikten sonra bir trafo hattı gibi düşünün kadını Hem kendisi Hem erkeği için Erkeğe ihtiyacı var Erkeğinde kadına
Reklam
Erkekler Kendisine Aşık Diye Annesi Tarafından 25 Yıl Boyunca Bir Odaya Hapsedilen Blanche Monnier’in Akılalmaz Hikayesi! 25 yıl boyunca ne güneş ışığı gördü ne de ailesi dışında tek bir kişiyle konuşabildi... Kendisi Fransız ve 1 Mart 1849 yılında Fransa’nın Poitiers şehrinde dünyaya geldi. O zamanlar çok iyi bir aileye sahip olduğu
Gerçek hayattan esinlenmiş etkileyici bir öykü…
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi? Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver… Anneler olmayınca, evlerin
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.