"Şempanzeler maçoluk ve iktidar ilişkileriyle bezeli ataerkil gruplar halinde yaşarlar. Bir şempanze topluluğunda sık sık şiddet eylemleri vuku bulur. Aslında şempanzeler kadar insana yakın hiçbir canlı yoktur. Komplo kurar, hırsızlık yapar, birbirlerine ihanet eder ve hatta şayet becerebilirlerse birbirlerini öldürürler. Dişi şempanzeler ise itaatkârdır ve başat görevleri üremek ve yiyecek aramaktır. Bonobolar ise anaerkil gruplar halinde yaşarlar. Aralarında şiddet söz konusu değildir. İşbirlikçi, neşeli, aralarındaki tüm ihtilafları ve sorunları sevişerek, birbirlerini okşayarak çözüme kavuştururlar. Korktuklarında ya da bir problem doğduğunda bonobo grubu bunu okşayışlarla, yalayışlarla ve sevecenlikle tatlıya bağlar.
Bu teşbih biraz basit görünebilir belki ama ben, kadınların insanlık tarihindeki büyük değişimleri uyandırdığını, tahrik ettiğini düşünüyorum. Ortaçağ’da Aşk Mahkemelerini oluşturan kadınlar ve Güney Fransa'daki Kathar kadınları, topluma şiiri, müziği ve mutfak eşyalarının kullanımını yaydılar. Savaşmak dışında hiçbir şey bilmeyen erkekleri incelttiler, zarifleştirdiler ve nezaketle aşkı var ettiler. Bu benzetmeyle ve hatırlatmayla gayem, dünyanın dişilleşmesinin şiddeti sona erdireceğine olan inancımı belirtmektir.''
Cristina Peri Rossi