Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Abdulkadir ERTAKUŞ

Kadar
Medeniyetin beşiğinden ölü medeniyetleri, Kitabın öldüren cümlesini yakalayamamak, Kinin törpüsü olmalı bir yerde, Bir yere kadar. Çiçekçi sokaklarında, Çiçekli yollar aramakla, Koparılmış bir çiçeği Çiçek saymak Maharet değil. Bir yere kadar.
Reklam
sin poesia no hay ciudad
Ne bir kefe, ne bir kefen Döndürmedi yaşamaktan. Döndürmedi gözümü, dolu bir kefe. Hatırlattı bana yaşamı, dolu bir kefen. Yürümekle yol hatırlandı, Ağlayışlarla, gülüşler. Damlalar yolu aşındırdı, Kalmadı yürünecek yol... O vakit kendine dönmeli, Bu sayısız vücut. Kendine dönmeli ve evler kurmalı, Boş kefeli ve Arada bir çıkan dolu kefenli. Satırları boş bırakmalı, Şehirlerde ve köylerde ve tehlikede iken oyunlar oynamalı Sabahlarda, sonbaharlarda. Şehirler de ya oyunlarla var Ya da duvarda karalandığı gibi Şiirle...
Kusur
Bütün azlıklarımı toplamak bir yana, Tutmadım bir güvercinin çarpık ayağını Tutamadım ve belirdim gökyüzünde. Ne sonu ne ilki kaldı baharın Ne de bir şeye yüreklendirdi beni. Her mevsim, her döngü biraz daha Güçsüz bıraktı bileğimi Ben ki hiçbir zaman Bileğime güvenemedim. Bir noktaya, bir virgüle ya da ünlem! Ünleme güvenmek neyine

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sandalye ve ben
Hevesle seçip oturduğum sandalye de kırık Ve çok kalabalık Bu toprak çökecek gibidir Bir ben Bir de bu kırık, Yukarıdayız ve yukarıda kalacağız umuduyla Kandırdık kendimizi. Bir asıra bile sığdıramadan Şu yaşama telaşını Bir ben Bir de bu kırık, Oyalanıp durduk yalnızlığımız içinde. Yanılıyorum elbet Onun telaşı bir asırı geçebilir Yalnız da kalmaz elbet. Ben de durmaktayım oyalanma içerisinde, Yalnızlık benim içimde evini aldı, Yuvasını kurdu Bir asırdan fazladır da yaşadı iyi mi, Değil, Şu yalnızlığa yemin ki Değil.
Karanlık Mahkûmu
Bir karanlık mahkûmu ki Birer birer solmuş aydınlıkları, beyazları Çeşit çeşit sevinçten birikmiş Çeşit çeşit de acıdan, nefretten. Öyle bir yıkım ki Sabahında güneş doğmaz Gecesinde ay kaçar da saklanır. Bir karanlık mahkûmu ki Siyahları hiç olmadığı kadar yalan Ve beyaz. Zindanında aşı bir dilim kibir, bir bardak nefret. Yargıcı da o. Mahkûm da o. Suçu var mıdır ki? Onun karanlığı kime aydınlık Bilinmez. Senin karanlığın yine senin karanlığın Mahkûm da sensin Yargıç da. Çok geç anladın...
Reklam
Gülüşün Vasiyeti
Ölür, ölürüm de ben, Çocuklar... Çocuklar... Bir gülüş esirgenmesin sizden. Benim gülüşüm artık eksik, Hatta sonsuzluğa yolcu. Ey gülmeye sırt çevirenler, Sırtını çevirdiğinizi Verin o çocukların suretine. Öldüm, öldüm de ben, Sizler... Sizler... Endişe etmeyin, merak etmeyin. Onlardan esirgediğinizi, O gülüşü Onlar esirgemez sizlerden.
Koşalım başlangıca kadar, hadi! Sona koşmak kırar bizi. Her gidişimizde bir parça alır. Parçamızı almaya mecalim yok. Bizden kim bir parça koparırsa Koşar sona doğru. İnadına, Soluksuz, Tükenmeden. Biz eksiğiz artık. Ne inat edebilir, Ne soluksuz gidebilir, Ne de tükenmeden yaşayabiliriz artık.
Bu şehrin çok tozunu yuttu Bu ayakkabılar. Hayırsız ama! Gelemiyor yollarına nedense. Senin yolunun tozlarına öksürüyor. Can çekişiyor gibi Ve ben çok korkuyorum, Ölecek ama gidemeyecek diye.
Kitaplarla ilgili düşüncelerimiz, alıntılarımız; kitaplarla aramızdaki savaştan arta kalanlardır. Desteklediğim tek savaş bu.
Kor Düşseydi
Kor düşseydi keşke yüreğime, Bu yine anlaşılır olurdu. İçimde suyu kesilmiş bir fıskiye, Birdenbire buruşup soldu. Hoşçakal diyebildim güçlükle, Sesimi iğneden geçirerek. Dönüp arkama yürüdüm, Adım adım gittikçe küçülerek. Sen bana bir gurbet sundun, Buğulu çocuk gözlerinle. Öpüp başıma koydum, Sevginin solgun güzelliğiyle.
Metin Altıok
Metin Altıok
Reklam
Kitapların da mevsimi vardır. Birisi yaza çok yakışır, diğeri ise kışa ya da sonbahara. Örneğin Dostoyevski kışın, soğuğun ve kasvetin hakim olduğu tarzda kitaplar yazdı. Yazın sıcağında Dostoyevski'yi ne kadar içselleştirebiliriz ki? Bazı kitaplar bazı mevsimlere saklanmalı.
Kütüphaneden aldığınız kitapların üstünü çizip not almak düşüncesizlik değil midir? Sizden sonra belki yüzlerce kişi o kitabı okuyacak. Neden bir çok şeye sahipken hâlâ kütüphanedeki kitaplara da sahibi gibi davranıyorsunuz? Bari bırakın onlar biraz nefes alsın mülkiyet ve sahiplenme hırsının farklı boyutlara ulaştığı bu dünyada.
Emekçi kardeşlerim, yoldaşlarım; 1 Mayıs bayramımız kutlu olsun. Çilemizin adı EKMEK KAVGASI...
Yenilmişsem Elim kolum bağlı Boynumda yağlı ip Gelip dayanmışsam Darağacına Dudaklarımda yarın Gözlerim yarınlarda Unutmak mı gerek seni Kapılar kapalı Tutulmuşsa gece Kapkara yollar Sıcacık bir sevgi Sunmayacak mıyım İnsanlara? Bakmayacak mıyım yarınlara Seslenmeyecek miyim İnsanlara? DENİZ GEZMİŞ
Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya. Ona sorarsanız: 'Lâfı bile edilmez, mikroskobik bir zaman...' Bana sorarsanız: 'On senesi ömrümün.' Nazım Hikmet...
Çalışmak bir keyifken hayat zevktir; çalışmak görevken hayat köleliktir. MAKSIM GORKI
Reklam
Bugün en büyük TUTUNAMAYAN'IN kendinden ayrılışın yıldönümü...Işıklar içinde uyu...-OĞUZ ATAY- 13 ARALIK 1977
İki çay söylemiştik orada biri açık, keşke yalnız bunun için sevseydim seni...