"...Eşlerin birbirine benzemesi lazım. Ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak. Bir teki ayağa biraz dar gelse ikisi de bir işe yaramaz..." diyor Hz. Mevlana.
Zeliha ve Berk de işte birbirinden farklı numaralı ayakkabılar gibi uyumsuz ve huzursuzdular.
Aslında eve bir demet çiçek gelene kadar her şey yolunda idi..Gelen çiçek ile Zeliha nın çocukluk travmaları depreşti ve içindeki sese artık dur diyemez oldu.
Zeliha başka, içindeki ses başka şey düşünüyor , hissediyordu.O günden sonra evlerinde huzur kalmadı.Zaten içinde iki zihnin yaşadığı bir ev ,geriye kalanlara nasıl iyi gelebilirdi ki...
Zeliha 'nın içindeki ses aldatıldığına inanmayı seçmiş ve bunu kendi kendine ispatlamayı da kendince başarmıştı.Sonunda suçluya cezasını da kesmişti işte.
Kitap ; aslında bir çift, bir komşu aile ve bir pastacı ile sınırlı kadroya sahip lakin derin bir iç çatışma ile bireyler arası çatışma barındıran pskilojik bir roman.
Bilinçle bilinçaltı arasındaki ince çizgide dans eden; kötünün içinde iyinin ve aslında herkesin içinde bir öteki olduğunu ima eden harika bir kitap.
Ben çok severek okudum.Eğer pskilojik yönü ağır basan, biraz bizden , biraz içimizden bir şeyler okumak isterseniz mutlaka şans verin derim...