Kumrular, eşleriyle beraber her kanat çırpışlarındaki mutluluklarını ve bir ömür boyu birbirlerine olan sadakatlerini gökyüzüne izlettirirken bizler ise eşlerimizle beraberken ne mutlu olabildik ne de ayrıyken sadık kalmaya başarabildik. Onların, gökyüzüne karşı her kanat çırpışlarında yazdıkları aşkı, bizler ise her gün kalplerimizde karalamayı seçtik. Ne olursa olsun, bir kumru kadar bile kanat çırpamadık hayata karşı!
"Sabah, duyulan ezan sesiyle yüreğin ürpermesi ve şükrün başladığı 'an'dır. Diğer bir tabirle şükür tohumlarının birer birer yüreğimize düştüğü 'an'ın başlangıcıdır. Gözlerine kan oturmuş, o sesi duyana kadar kâğıdına tek bir harf bile koyamamış yazarın buhran hâlinden çıkmasına vesiledir. Atalarımız, 'Erken kalkan yol alır.' demişler. İşte yola çıkmaya niyet edenlerin katettiği yoldur sabah. Kimileri tohumlarını yeşertip büyütme telaşına düşer, kimileri ise tohumundan habersiz yaşar. Aslında zaman, herkes için aynı akar. Günün birinde yüreğindeki çalıları sulamaya kalkacak olanlar, elleri kanlı o sesi arayacaklardır."