Derginin 38. sayfasında Müjdat Ataman'ın "Renkleri Soldurduğumuz Çocuklar" isimli yazısı için bu incelemeyi yazıyorum.
Bu yazının konusu eğitim sistemi...
Ataman, konuya girerken verdiği şu örnekle, zaten meseleyi özetlemiş:
Fransa'da yapılan bir lise bitirme sınavında;
-Ahlak en iyi siyaset midir?
-Emek, insanları ayrıştırır
İnsana en büyük zararı en yakınındakiler veriyor.
İçten gelen bir gülümseyişi tek yumrukla yüzünün ortasına gömüyorlar...
Nereye kaçacağımı bilmiyorum...
Bu sefer gerçekten bilmiyorum...
Çünkü çok denedim...
En sonunda, yalnızca kokusu tanıdık olan bir yabancının omzunda sonsuza kadar kaybolmak istedim olmadı...
Ama birine ''Lütfen, kırmayın göğsümün etrafındaki hassas camı'' diye yalvarırken bulmak istemiyorum kendimi.
Cam parçalarını göğsümden tek tek toplamayı göze alırım ama yalvaramam...
Çünkü mevsimler değişirken uzay boşluğunda duran ama dünyanın göğünde parlamayan bir yıldızım ben...
Büyük ama yalnız ,
parlak ama görünmez.
Görünür olmayı bekleyemem....
Sevdiğin biri var mı?
Evet.
Seni seviyor mu?
Evet.
Söyledi mi peki?
Hayır.
Nereden biliyorsun?
Her seferinde kitaplarımı geri verirken içine çiçek koyuyor.
Hepsini okuyor mu?
Elbette okuyor.
Öyle mi? Sordun mu ona?
Önemli yerlerin altını çizdiğini görebiliyorum.
O da insanlığı kurtarmak istiyor mu?
Evet.
Nereden biliyorsun?
Altını çizdiği cümlelerden...
(Nun ve Galdoon,1996)
Sevdiğin biri var mı?
Evet.
Seni seviyor mu?
Evet.
Söyledi mi peki?
Hayır.
Nereden biliyorsun?
Her seferinde kitaplarımı geri verirken içine çiçek koyuyor.
Hepsini okuyor mu?
Elbette okuyor.
Öyle mi? Sordun mu ona?
Önemli yerlerin altını çizdiğini görebiliyorum.
O da insanlığı kurtarmak istiyor mu?
Evet.
Nereden biliyorsun?
Altını çizdiği cümlelerden...
"Bugün dene bunu.
Yanına güzel bir kitap al ve gürültünün içinde oku.
Bir kaç sayfa sonra kaldır başını bak.
Başka bir şey göreceksin.
O gördüğün şey seni daha çok insan yapacak."