26.06.23-01.24
Ah, yine mi sensin uykularımı kaçıran? Kalbimin atışının da batışının da sebebi. Titanik gibi önce göklere çıkan sonra dibi boylayan zavallı kalbimin… Aşk batacağı baştan belli bir geminin yolcusu olmaksa ben henüz limandayken battım. Anladım, sevmedin beni. Anladım, kalbim kalbine hiç değmemiş. Anladım, pişman olmazsın sen haksızken bile. Ama n’olur dön. Ne istediğimi bilmez oldum. N’olur dön. Ağlamak nefes almak kadar rutin ve sıradanlaştı. Benim ol. Başkasının elleri senin saçının kıymetini bilmez ki. Kim böyle derinden sever seni her şeyinle, sorgusuz sualsiz? Sensizken odam bile tabuttan farksız. Lütfen gel. Sabrım kalmadı. Ne şiirsellik ne simgesellik, tek bir güzel betimlemem yok. Sadece gel. Ben savunmasız çırılçıplak bir kadın, indirdim gardımı. Kırdın beni. Depremsiz başıma yıkıldı her şeyim. Tek dayanağım bir kibrit ateşiyle can bulup bir rüzgarla sönüyor. Hepsinin sorumlusu sensin. Yine de gel. Gözlerimin feri söndü. Bir fırtınaya tutuldum, deryaya karıldım sanki. Kayboldum. Ama sen gel, kavuşalım. Bir astronotun en üzücü anısı nedir bilir misin? Dünyaya dönmek. Bir aşığınkiyse dünyasına dönenmemek. Dünyam, dön artık. Ya da bana gel de. Hangi galaksiye istersen gelirim. Evrenin en ücra yerlerinde, ansiklopedinin en kalın ciltlerinde, mikroskobik alemde hatta çekmece ve raflarda bile seni arayan ben değil miydim? N’olur kavuşalım. Hasretin her iklimini yaşadım. Her semtini ezberledim. Artık kavuşmanın ezgisini duymak istiyorum. Dizlerimin üstündeyim, yalvarıyorum. Gel.