Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir bahçede gezindim. Kokusu etrafı sardı fakat dikeni çok acıttı. Büyülü bir hikaye anlatıp tam ninni misali uyuyacakken yüzüne su atılması gibi bir yalnız kalma hissi. Belki duygusal anıma geldi belki de bu kadar etkileyiciydi. Herkes kendine göre bir şey alır. Okumak istediğimi belirttiğimde tam senlik denmişti evet benlikti. "Sevgi doğru yol olurdu doğru davranışı sergiletir" düşüncesindeki kitap repliği hakikatte öyle olamadığının bir hikayesini sonlandırdı. Aradı? Buldu mu? Cevabı kitapta. Sevgi hangisinde gerçekti? Benim kitaptan cevabım; "İyilikler sevgiden doğar. Lakin sen yine de sevdiğini gördüğün iyiliğe göre ölçme, kalbine göre ölç, çünkü nefislerin özleri birbirine benzer yaratılmıştır. Benzerler birbirine rastlayınca nefis benzerinin güzelliklerini tanımayı ister. Bu istek onda parlak bir nura dönüşür. Nurda benzerine kavuşma yolunu aydınlatır. İçini yokla!" Karakter sahili neresi bilmedğini hissetti. Dalını toprağa verdi tutunamadı, varlığını yitirdi, kayboldu, ayakları kayboldu, yürüyemedi... Osmanlı zamanında ince nazenin işçiliklerin gerçekleştirildiği bir hikayenin içinde arada şiirsellik katılan güzel bir romandı. Kitap severlere duyrulur😊🌼😊
Meraksız Andaç, Paslı Kalp, Berhava
Kitabın orta yerinden konuşuyorum. Cümlelerimin ne başı ne de sonu var. Adeta kendimle savaş açmış gibiyim. Duygularıma savaş açtım. Duygularıma savaş açtığımda ise ortada varlığıma dair bir şey kalmıyor. Çünkü ben her ne olursa olsun, gördüğüm ve duyduğum, başıma gelen veya şahit olduğum bütün yaşantımı şiirsel bir dille ifade etmenin hazzını
Reklam
Duygusal durum raporu 7:
26.06.23-01.24 Ah, yine mi sensin uykularımı kaçıran? Kalbimin atışının da batışının da sebebi. Titanik gibi önce göklere çıkan sonra dibi boylayan zavallı kalbimin… Aşk batacağı baştan belli bir geminin yolcusu olmaksa ben henüz limandayken battım. Anladım, sevmedin beni. Anladım, kalbim kalbine hiç değmemiş. Anladım, pişman olmazsın sen haksızken bile. Ama n’olur dön. Ne istediğimi bilmez oldum. N’olur dön. Ağlamak nefes almak kadar rutin ve sıradanlaştı. Benim ol. Başkasının elleri senin saçının kıymetini bilmez ki. Kim böyle derinden sever seni her şeyinle, sorgusuz sualsiz? Sensizken odam bile tabuttan farksız. Lütfen gel. Sabrım kalmadı. Ne şiirsellik ne simgesellik, tek bir güzel betimlemem yok. Sadece gel. Ben savunmasız çırılçıplak bir kadın, indirdim gardımı. Kırdın beni. Depremsiz başıma yıkıldı her şeyim. Tek dayanağım bir kibrit ateşiyle can bulup bir rüzgarla sönüyor. Hepsinin sorumlusu sensin. Yine de gel. Gözlerimin feri söndü. Bir fırtınaya tutuldum, deryaya karıldım sanki. Kayboldum. Ama sen gel, kavuşalım. Bir astronotun en üzücü anısı nedir bilir misin? Dünyaya dönmek. Bir aşığınkiyse dünyasına dönenmemek. Dünyam, dön artık. Ya da bana gel de. Hangi galaksiye istersen gelirim. Evrenin en ücra yerlerinde, ansiklopedinin en kalın ciltlerinde, mikroskobik alemde hatta çekmece ve raflarda bile seni arayan ben değil miydim? N’olur kavuşalım. Hasretin her iklimini yaşadım. Her semtini ezberledim. Artık kavuşmanın ezgisini duymak istiyorum. Dizlerimin üstündeyim, yalvarıyorum. Gel.
Bulmaktır Kendini; Vuslât
●Birşey var sende dedim bir şey Sende olup senin görmediğin benim gördüğüm birşey, dedim ○Nedir? Neyden bahsediyorsun? dedi. ●Bir durur bakar mısın? tekrar, dedim. Önce biraz şaştı, tedirgin oldu, "ne olabilir ki" dercesi ifadeli bir gözle ile yavaş yavaş dönüp bakarken; ●"Kaç cana cellat, ne kadar günahkar?", diye
Kalbin zekası hayatın siirselligini yaratır,adımlarına bir dans bahseder ,hayatini bir keyfe , bir kutlamaya,bir kahkahaya ,bir şenliğe dönüştürür.Sana bir espri anlayışı verir.O sana sevme ve paylaşma kapasitesi verir.Gerçek hayat budur.Kafadan yaşanan hayat mekanik bir hayattır.Bir robota donusursun;belki çok verimli olursun.Kafanla çok kazanirsin ama çok yaşamazsin.Belki yasam standartın yüksek olur ama hiç hayatın olmayacak.