Kapitalist sisteme dayanan tüketim toplumunda, üretimin sürekliliği tüketimin artışına bağlıdır. Çağımızda tüketimin artırılması için özellikle görsel medyanın merkezindeki televizyon ile reklam bombardımanı etkili
olmaktadır. Reklam ve moda sanayileri, bireylerin tüketim alışkanlıklarını
değiştirmektedir. Bireylerin toplum içindeki statüleri, tükettikleri
nesnelerle ölçülmektedir. Bireylerin imajı, tükettikleri nesnelerle
tanımlanmaktadır. Moda, sistemin ortak paydasıdır. Moda sürekli
değişmekte ve her şey tüketilmektedir. Besin, müzik ve moda alışverişi ile bireyler, kimliklerini ve kişiliklerini tanımlamaktadırlar.
Hedonist (hazcı) bir kültür, sürekli zihinlere şırınga edilmektedir.
Tüm insani ilişkiler, sevgi, aşk ve dostluk da maddeleşmiştir. Bu
bağlamda, Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım” (Cogito ergo
sum) mottosu yerine, “Tüketiyorum öyleyse varım” mottosu ikame
edilmektedir.
Küreselleşmenin ikonu olan İnternet, bağımlılık oluşturmakta ve
bireylerin zamanlarını boşa tüketmesini getirmektedir. İnternet
aracılığıyla tüketim sanallaşmaktadır. Bireyler, artık istediklerine
İnternet vasıtasıyla siparişle sahip olabilmektedirler. Tüketimin döngüsü giderek sanal dünya ile daha da hızlanmaktadır.
(Gad Saad)