Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muaz Ergü

Muaz Ergü
@muazergu
9 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Kısa Pantolon Paslı Çakı Dizde Kabuk Bağlamış Yara Kısa Çakı Paslı Pantolon Gözde Yarası Kalmış Kabuk Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla
Reklam
Muaz Ergü
@muazergu·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Spinoza ve Stoacılar
Spinoza ve StoacılarJon Miller
7/10 · 16 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Spinoza'nın Sevinci Nereden Geliyor?
Spinoza'nın Sevinci Nereden Geliyor?Çetin Balanuye
8.6/10 · 828 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Muaz Ergü
@muazergu·Bir kitabı okumaya başladı
Spinoza'nın Tao'su
Spinoza'nın Tao'suMoris Fransez
9/10 · 76 okunma
Reklam
Rabbim! Her şey büyüsünü yitiriyor! Her şeyde bir büyü bozumu, kekre bir tat her bir şeyde. Her şey ışığını yitirip koyu karanlıklara gömülüyor!
Neşet Baba
Neşet Ertaş. Aşkın oduyla yüreklerimizi dağlayan, kirlenmiş gönülleri Anadolu’nun berrak sularıyla yıkayan ulu Türkmen/Abdalı. Aşkın elinden bağrı yanık ozan. Yalan dünyanın malına, mülküne, makamına, mevkiine tamah etmeyen garip. Hep derdi söyledi, derde düşenleri teselli makamındaydı. Kadir kıymet bilendi. Her ne kadar kendisinin kadri kıymeti bilinmese de!.. Pürüzsüz bozkır gecelerine bir dua gibi ağan bozlaklar bıraktı. Bir de yakıcı özlem… “Yalan dünya” demişti. Yalan dünya… “Yalandan yüzü gülen dünya”… Herkesin ağladığı, kimsenin gülmediği dünyada O yanmıştı. Yanıp kavrulmuş… Leyla’ya hasret bir Mecnun’du. Leyla’sı yitik bir Mecnun. Dünya değildi onun yeri, yurdu. Bir yolcuydu bir anadan doğan. Gönül dağıydı O’nun mekânı. Gönül dağını mesken eylemişti. Gönül dağını… Gönül dağından esen rüzgârlarla fısıldardı en derin sırlarını bozkıra. Evveli aşk ahiri aşk olan bir sırrı fısıldardı.
Arka Arkaya Dizilmiş Ruhsuz Cümleler...
Yaşam çoraklıktan çatlayan toprak gibi. Bu çoraklıktan kaçıp susuzluğumuzu dindirecek edebiyat pınarının suyu da kurumuş. İnsani hisleri kuşatma altına alan mesleki ve bürokratik zorlamalardan, sıradanlıktan, rutinden ve dahi kapitalizmin ve küresel baskıcı mekanizmanın tasallutundan kaçıp sığınılacak metinler yok. Geleneğin boğuculuğundan kurtuluş yok. Doğurgan acı yok. Arka arkaya dizilmiş ruhsuz kelimeler esir alıyor zihinleri. Birbirlerinin tekrarı metinler, sayfalara dizilmiş fotokopi cümleler…
Vesaire....
Bu ülkede kendini neyle tanımlıyorsa insanlar aslında o tanımın tamamen dışında yer alan bir anlam dünyasının içindeler. İşte tam bu noktadan günümüzdeki edebiyat mahfillerine, gruplarına ve dergilere bakınca adeta bir şirket havası ve mantığıyla iş yapan kurumlarla karşılaşmaktayız. Bu bahsettiğimiz düzen açısından bir profesyonellik değil. Şark kurnazlığına iyi çalışan zihinler burada da en az emekle en çok kazanma peşindeler. Edebiyat günümüzde insanın kendi içinde derinleştiği, dilin sınırlarında dolaştığı bir imkân değil. Kendisinden hayatı devam ettirebilmek, kazanç sağlayabilmek için maksimum faydanın sağlanılmaya çalışıldığı bir işletme olarak algılanıyor. Artık edebiyat varlığa dokunmanın acı tecrübe ve birikimlerin izleyicilerine yansıtan dilin içinden seslenmiyor. Acıya dokunmuyor, yokluğu yoklamıyor, dünya denilen gurbette tutunamamayı anlatmıyor aksine dünyaya kazık çakmanın formüllerini ifade ediyor. Gündelik ve çıkarcı bir dilin kirlettiği dünyadan yansıyor. Bugünki edebiyatçıların acıları, tecessüsleri ve sancıları yok. Yazınsal metinlerden devşirdikleri rantları var. Sağlama aldıkları yaşam standartları… Zihinsel gettoları ve bu gettolarda bir arada yaşadıkları müritleri var.
183 syf.
·
Puan vermedi
Sahhaf Raif Yelkenci
Yakın zamanlara kadar özgünlüğünü koruyan Sahhaflar Çarşısı’nda bugün sahhaflardan eser yok. Gerçi o muhitte kültürden de eser yok. Oralar Kapalıçarşı’dan yükselen maddeci kaosa ve hırsa yenilmiş gözüküyor. Tarihin ve medeniyetin izleriyle dolu olan Beyazıt ve Sultanahmet arasında döner ve yemek kokusundan geçilmiyor. Acayip bir telaşla insanlar bir oraya bir buraya savruluyor. Medeniyeti oluşturan sükûnet, sakinlik yok. Aksine hız… Kanaatkârlık ve tevazuun aksine daha çok kazanma daha çok kibir… dibace.net
Sahhaf Raif Yelkenci
Sahhaf Raif YelkenciAhmed Güner Sayar · Ötüken Neşriyat · 201634 okunma
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Hz. Osman’ı Farklı Okumak
İnsanlar genel olarak kafa konforlarının bozulmasını istemezler. Aynı zamanda ezberlerinin bozulmasını da… Kafa konforunu bozacak, doğru bildikleri yanlışları düzeltecek bilgilerden, kitaplardan, sohbetlerden mümkün olduğunca uzak dururlar. Ezber bozacak her şeyden de… Gerçeklerden ziyâde efsaneler, abartılar daha çok ilgi çeker. Tarihin üzerini
Hz.Osman
Hz.OsmanMehmet Azimli · Ankara Okulu Yayınları · 201579 okunma
179 syf.
·
Puan vermedi
Ercan Kesal’ın Velhasıl’ı…
Kısacası, sözün özü, en nihayetinde gibi anlamlara gelen velhasıl kelimesi Ercan Kesal’ın son kitabına isim olmuş. Velhasıl… Ercan Kesal geçmişi ve bugünü harmanladığı kitabına Velhasıl demiş. Ve en çok da hatıralarını, belleğinde iz bırakan anları, çocukluğunu, çocukluğun silinmeyen dünyasını anlatıyor bize. Tarihin koridorlarında tozlanmış anıları, anları canlandırıyor. Hepimizin içinde kendinden parçalar bulabileceği özel anlar… Zamanın hızlı ritminde, yaşadığımız anın her şeyi bir coşkun sel gibi hızla bir yerlere sürüklediği şimdilerde durup geçmişe dönmek yada aslında hep içinde yaşadığımız ama unuttuğumuz, unutturulan ve hatırladığımızda acı, hüzün ve kederle birlikte gelen, şimdinin mekanikliğini bozan geçmiş zaman… Aslında geçen bir şey de yok. Şimdiyi oluşturan geçip gittiğini sandıklarımız değil mi? Kaçmaya çalıştıkça daha da içine düştüğümüz, içine düştükçe daha da kaçmaya çalıştığımız… dibace.net/kitaplik/ercan-...
Velhasıl
VelhasılErcan Kesal · İletişim Yayınları · 2019382 okunma
490 syf.
·
Puan vermedi
İslam’ın İspanya’dan Tasfiyesi
“Kan ve İman” yürekleri dağlayan, her hatırlandığında insanın sinesinden derin bir ah yükselten acının, baskının, zulmün, zorunlu göçün, ölümün, katliamın kitabı. Müslümanların İspanya’dan tasfiyesinin ya İslami İspanya’nın tasfiyesinin… Evet, Müslümanların İspanya serüveni 711 yılında Tarık Bin Ziyad’ın yanındaki yedi bin civarında savaşçıyla Cebel-i Tarık’a ayak basmasıyla başladı. Büyük kumandan bu seferden geri dönülmesin diye bütün gemileri yaktırmıştı. Cebel-i Tarık, Akdeniz ile Atlas Okyanus’unu birleştiren 60 kilometre uzunluğunda 44 metre genişliğinde bir boğaz. Boğazın iki yakası sarp kayalıklardan ibaret. Tarık Bin Ziyad askerleriyle buraya çıktığında karargâh kuruyor ve boğazın güvenliğini sağlamak için kale inşa ettiriyor. Büyük komutan bölgede hükümran olan Vizigotları yenerek bütün İber Yarımadası’nın Müslümanların eline geçmesini sağlıyor. Vizigotların İberya Hıristiyan Krallığını çok küçük bir orduyla Tarık Bin Ziyad’ın devireceğine ve bölgeyi Müslümanlaştıracağına kimsenin inancı yoktu aslında. Ama bütün zorluklara rağmen Müslümanlar vizigotları bozguna uğrattılar ve yarımada üzerindeki kontrollerini hızla arttırdılar. Buradaki Hıristiyan varlığı üç yıl içerisinde Asturias dağlarında kuşatma altındaki küçük bir bölgeye sıkıştırıldı ve Vizigot İspanya’sının varlığı fiilen sona erdi. dibace.net/kitaplik/islami...
Kan ve İman
Kan ve İmanMatthew Carr · Alfa Yayıncılık · 201522 okunma
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Çağrılan: Bir Çağrı Romanı…
“Artık yalnızca düpedüz teknik koşullarda yaşıyoruz. Bugün artık insanın üzerinde yaşadığı, bir toprak değil.” diyordu Heidegger 1966’da Der Spiegel Dergisindeki söyleşisinde. Evet, çok teknik ve mekanik süreçlerle birbirine eklemlenen bir zamanda yaşıyoruz. İnsanlar pili takılmış, zembereği kurulmuş makineler gibi. Mekanik süreçlerin dışına
Çağrılan
ÇağrılanSadık Yemni · Ketebe Yayınları · 201920 okunma
172 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Zarif Ve Dinen Makbûl Mü?
Sosyo/ekonomik, sosyo/kültürel hızlı değişen, hızla değişen bir coğrafyada yaşıyoruz. Ve yaşadığımız toplumda değişime, dönüşüme direnmesi gereken ya da değişimi kuşkuyla karşılaması gereken toplumsal gruplar değişim ve dönüşüme öncülük ediyor. Dünyanın başka coğrafyalarında muhafazakârlar varolanın değişmesini çok da istemezler. Ekonomik,
Zarif ve Dinen Makbul
Zarif ve Dinen MakbulAksu Akçaoğlu · İletişim Yayınları · 201849 okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Dijital Edebiyat’ın Metropol Mücahidi
Her şeyin hızlı ve hızla değişen değiştiği bir çağdayız. Yaşamın ritmi, insan ilişkileri, iletişim biçimleri bu değişimin görülebileceği alanlardan. Her şeyin değiştiği bir yerde mutlaka edebiyat da edebiyat biçimleri de değişecek. Hayatın hızlı ritmine uymayan, ritmi bozan metinler ister istemez sürecin dışında kalacak ya da izleyicilerini
Metropol Mücahidi
Metropol MücahidiMustafa Everdi · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 201930 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yaylalıer’in Kaleminden Amerika
Amerika… En iyiyle en kötünün yan yana yaşadığı, yaşandığı büyük çelişkiler ülkesi. Bir yanda dünyanın en gözde üniversiteleri, kültür merkezleri, sanat galerileri, hastaneler, teknoloji üsleri, spor salonları, parklar, bahçeler… Bir yanda sokakları mesken edinmiş evsizler, adaletsiz gelir dağılımı, ağzına kadar dolu hapishaneler, uyuşturucu madde
Amerika
AmerikaDinç Yaylalıer · İstek Yayınları · 201817 okunma