Ama hayatıma giren en büyük sihir sözcükler değil gerçek duygular ve hareketler. Tıpkı gözyaşları ve yenilgi gibi. Konuşurken kayboluyorum. Alt metnim yok.
Küçükken oynadığımız oyun keyif vermeyince ya da oyun arkadaşımızı benimsemediğimizde "oynamak istemiyorum" deyip oyundan çıkabilmenin eşsiz bir şey olduğunu şu sıralar daha iyi anlıyorum. Tıpkı "insan olmak" istemiyorum deyip oyundan çıkamayacağımı kırıcı şekilde anladığım gibi.
Ödül ve övgü gibi dış kontrol mekanizmalarıyla değer kazandırmak çok zordur. Tam tersi bu mekanizmalar çocuğun var olan değerlerini öldürür. Çocuğa davranışları için ödül verildiği zaman, ona şöyle bir mesaj gider: " Yardım etmek kendi içinde değerli değildir. Onun için ben sana dışardan bir ödül vereceğim. Sen bunu ödül için yap. "