Yeni yeni anlamını buluyor hayalim. Oysa ben kara sevdaymışım kimsesizliğime. Üstelik çok soğukmuş zihnimin duvarları. Yaktıkça içimi, tir tir titremiş yüreğim. Ben ne yapmışım öyle kendime. Allahtan hayalim varmış benim köşede sessiz sessiz bekleyen. Tutmuş ellerimden bir buse kondurmuş gülüşlerime ve ben yeniden yeşermişim kırılmış her yerimden. Çok sebebim yokmuş aslında yaşamaya velevki tek bir hayal bile değermiş nefes almaya. Velevki olmasın güneş ben hayalimle mum ışında da yaşardım ilelebet. Mahkum ve buruk gözlere selam olsun...
Böyle saf bir sevda öyküsü kaleme alabilmek için yaşanmış bir hikaye olması gerekir diye düşünüyorum... Hüseyin’in Berfin’e olan sevdası da kaçaktı, çocuktu, güvencesizdi....Durumdan kimse şüphelenmesin diye hep üstü kapalı yazmıştı mektupları. Bir tek her mektubun sonuna eklediği “Kara gözlere selam olsun” cümlesine güveniyordu. Gerçi bütün köy kara gözlüydü ama yine de hiçbiri Berfin’in gözlerinin karası gibi değildi
Alarm çaldığında saat sabahın altısıydı. Hüseyin alarmı kapatıp ranzanın üst katından aşağı indi. İnerken, alt katta yatan Cemal’i de ayağıyla dürterek uyandırdı. Cemal ile çocukluktan beri arkadaştılar. Aynı köydendiler. İlkokul üçüncü sınıfa kadar da birlikte okumuştular. Sonra Hüseyin okulu bırakmış, Cemal ise dördüncü sınıfa kadar devam
BİR KİMLİK VAKASI
"Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp
. TOPRAK İÇİNDE
Binyıl sığmaz birasrın kara yüzüne
Edephaya namus şeref töre içinde
Yüce ALLAH dosları yatar türbede
ALLAH diyip düşeni toprak içinde
Acı keder gözyaşı çile dua içinde
Zaman yoktur Alemlerin Rabbine
Fahti atam dayandı kostantineye
Gemileri karadan yürüttü imanile
Düşmanlarını gömdü kale dibine
Hak sancağı yiğit