Kara gökler Bulutlar. Günah dumanlar Çekmişim içime Ciğerlerim parça parça Çok hatalar yapmışım Yarım bir ömürde Tütünler küle Yönüm sana Gözyaşlarım Yağmura döndü. Bulutlar, Kara bulutlar... (Kadir Sefa)
Zaman bir bekleyiş değil, bütün heyecanların sukutu. Ölüm döşeği, can cekişe bir kadeh... Islanan her bir yaprak : baharın musikisi. Senin için bunca terennüm.. Mazinin kara yüzü, nuruna hasret. Fildişi kule yıkılmak üzere.. Bekleyiş, bekleyiş...
Reklam
Bu Gün Seni Yüreğimde Öldürdüm...! Ne Zaman Islatsa Yağmur Bu Kaldırımları Buğulu Bir Hal Alır Gözlerim Sonra Süzülür Gözyaşı Tanecikleri... Ne Zaman Ağlayıp Sızlasa Bir Yorgun Bulut Kıramaz Gönlüm Esaret Zincirlerini... Yüreğim Saçlarımdan Dağınık Gözlerimde Ümitsiz Bir Bekleyiş, Kederler İçinde Yalnızlığımı Öğütüyorum... Sevgimi Ayağının Altına
Kaybolduktan 35 Yıl Sonra Geri Dönen Uçak Yıllar evvel ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolan sıradan bir yolcu uçağı. Uçağı bulmaya kendini adamış eski bir gestapo şefi. Federal Alman hükümeti tarafından örtbas edilen belgeler. Kaybolmasının ardından geçen 35 yılın sonunda sanki birkaç saat evvel havalanmış gibi Brezilya’da bir hava alanına
Ay Bitene Kadar
Tabak gibi bir ay doğdu gecenin ardına Ay sanıyorduk ya da biz orada olanlar Birincisi anlatmaya başladı önce heyecanlı "1803 sene, henüz akıllar durgun, Kara bir kule, çevresi ak bir kale pamuktan Bir hayalet peyda olmuş ortasında Kale şifacısı, kimyacısı, kahramanı Hep beraber krala gitmişler, Çehresi ak bir sakalla kara
Son Sanrı
"Bir yapı çıldırabilir mi?" Bu soruyu bir saat önce sormuştum. Yaz alacakaranlığı, Büyük Alan'dan yavaş yavaş çekiliyordu; çekilirken de sütunlarda, kemerlerde oyalanan son güneş kırıntılarını siliyor, kaygan taşlarda gittikçe genişleyen kara gölgeler bırakıyordu. Alacakaranlığın, her şeyi olduğundan biraz daha değişik,
Reklam
Çirkin Kız
"Güncellenmiştir 03:48 - 07.12.2018" -Bugün her şey ters gitmek zorunda mı sanki?- Çoraplarım? Yine delik.. Bu kadar dikkat etmelerime rağmen! Çabalarım, devrilmiş çınar ağacının köklerinden yeniden filizlenen yeşil dalların yaşama sevinci gibi adete parmaklarımdan fırlayıveriyor... Askerde neredeyse kaybedeceğim ayaklarımın, bana
159 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.