Dehşet, üremesine fırsat verilmeden tükürülmesi gereken bir solucandır.
Soğuk dünyada, rüzgârlı bir gecede, sıcak bir ateşin etrafına toplanılıp anlatılan hikâyeler gibisi yoktur.
Sayfa 41 - Roland DeschainKitabı okudu
Reklam
Zaman, suyun üstünde bir yüzdü ve önlerindeki büyük nehir gibi, akmaktan başka bir şey yapmazdı.
Kara Kule 2
"Kendimizde görmek istediklerimizle gerçekten ne olduğumuz pek nadir birbiriyle çakışır. Ama, evet. Ben kendimi dürüst düşünen biri olarak görmekten hoşlanırım. Bu yüzden özürlerimi kabul et Eddie."
Sayfa 278 - Altın Kitaplar, Odetta HolmesKitabı okudu
Kara Kule 2
Kalpsiz bir insan sevgisiz insan demektir. Sevgisiz insan ise bir hayvandır. Hayvan olmaya belki dayanılabilir ama böyle bir insan sonunda bedelini ağır biçimde öder.
Sayfa 267 - Altın Kitaplar, RolandKitabı okudu
Reklam
Kara Kule 2
"İyi. Yaşadığım için beni bağışlayın," diyen yaşlı kadın patlamaya hazır bir tavırla konuşuyordu. "Sanırım biraz önce cenaze arabasından düştüm!"
Sayfa 90 - Altın KitaplarKitabı okudu
İsen nehrinin yatağı yanında konakladılar; nehir yatağı sakin, sessiz ve boştu. Bazıları birazcık uyudu. Fakat gece geç vakitte gözcüler bağırdı, herkes uyandı. Ay batmıştı. Yukarıda yıldızlar parlıyordu; ama toprak üzerinde karanlıktan da kara bir siyahlık ilerliyordu. Karanlık, nehrin her iki yanından onlara doğru yuvarlandı kuzeye yönelerek.
Sayfa 185 - Metis YayınlarıKitabı okudu
#kitapönerisi Gülmemek için kendini zorlasa da başarılı olamadı. “Yüksekten de mi korkuyorsun sen? Hem de bu kadar mesafeden?” “Ürperiyorum desek daha doğru olur.” Başını iki yana sallayarak alaycı bir şekilde söylendi. “Anlaşıldı, işimiz var seninle.” Birden ata binerek tam arkama yerleşip kollarını etrafıma dolayarak yuları kavradı. Tüm bunları o kadar hızlı ve zorlanmadan yapmıştı ki çığlık bile atamadım. “Böyle mi bineceğiz yani, filmlerdeki gibi?” Aşk'ı harekete geçirince başımı göğsüne doğru yaslayıp korkudan tamamen ona sokuldum. Boşuna dememişlerdi denize düşen yılana sarılır diye. O da başını hafifçe yana yatırıp yüzüme bakarak soruma kendisininkiyle karşılık verdi. “Hangi filmlerdeki gibi?” İnsan tanıştığı gün kucağında takılmak zorunda kalınca bir adamın, ikinci görüşmesinde kendisini böyle ağız ağza, sarmaş dolaş halde bulabiliyordu. “Fark eder mi sence şu an?” O kara gözlerini bilerek mi üstüme dikiyordu? Kömür gibiydiler, alev aldıkları an beni de küle çevireceklerdi.
Müptela Yayınları
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.