Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
"Çok gülen kişinin vakarı azalır, çok mizah yapanın ağırlığı yok olur. Bir şeyle çok meşgul olan onunla tanınır. Çok konuşan çok hata yapar. Çok hata yapanın hayâsı azalır. Hayâsı azalanın verâsı azalır. Verâsı azalanın ise kalbi ölür."
Hz.Ömer(r.a)
1951'de dünyanın en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Alfred Hitchcock tarafından sinemaya uyarlanan müthiş bir kara mizah örneği olan bu kitap highsmith'in ilk yapıtıdır aynı zamanda. daha da önemlisi müthiş bir yergi örneğidir trendeki yabancılar.
Tavsiye videosu: youtube.com/watch?v=cxqKr9o...
Imre 1944 yılında daha 15 yaşındayken Auschwitz kampına gönderilmişti. Az önce bu toplama kampıyla ilgili bazı bilgiler verdim. Nasıl bir ortamda hayatta kalmaya çalıştığını daha iyi anlayabiliyoruz. Bu kitap kara mizah ile yazılmış bir kurgu ama otobiyografik öğeler barındırır. Kara mizah nedir bilmeyenler için de şöyle açıklayabilirim. Hiç kimsenin ağzına almak istemediği çok ciddi olayları tiye alma ve farklı bir gözle gösterme sanatıdır.
15 yaşında Auschwitz kampında hayatta kalmaya çalışan yazar bu kitapta da aynı yaşlardaki bir çocuğun gözünden anlatıyor hikâyeyi. Fakat bunu yaparken ajitasyondan son derece uzak bir şekilde anlatıyor. Çocukların birçoğu yaşadıkları olaylar ne kadar kötü ve acımasız olursa olsun bunu yetişkin bir insan gibi algılayamayabilir. Olayların içinde kalan Gyuri’de tıpkı böyle bir çocuktur. Yaşanan her acı olayı hayatın olağan akışıymış gibi algılaması bundan kaynaklı. Fakat son derece de zeki bir çocuktur, tüm yaşananların üzerine derin düşünüp enerjisini saklamayı ve hayatta kalmanın türlü oyunlarla mümkün olabileceğini bilir. O Yahudi olmanın diğer insanlardan farklı bir özellik olmadığını, her insanın en nihayetinde aynı tipte olduğunu düşünür. Aslında oldukça da haklı bir çocuk. İkinci dünya savaşı sırasında yaşanan insanlık dramının arka penceresinde genç bir çocuğun hayatını okuyacağınız ve onunla Auschwitz, Buchenwald ve Zeits gibi toplama kamplarını ziyaret edeceğiniz enteresan bir kitap. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Kitapta insanların yaşama hevesinin bittiği bir çağdayız. Bu çağ da en kolay ne yapılabilir tabi ki intihar. Kişilere bu olanağı sağlayan intihar dükkanı sizi içine çeken farklı yollarla ölüme sebep oluyor. Kitap hem dokunaklı hem de güldüren yanı var. Kara mizah komediside güçlü yapılmış. Kişilere gelecek olursak her biri birbirinden farklı 5 karakter yazılmış. Bambaşka konularda yetenekli, farklı yöntemlerle ölüm dağıtıyorlar. Evin en küçük çocuğu Alan ise bu rejime karşı adeta bir devrimci olarak oluşturulmuş. Zor da olsa bunu da başarıyor. Okudukça kitabın etkisinde kalacaksınız.
#ZifiriyetFabrikası yer yer kara mizah içeren, yüzünüzde gülümsemeye sebep olsada ince düşüncelere sevk eden bir kaçışın öyküsü. Öyle sıradan bir kaçış değil bu tam anlamıyla kendinden, kendi insanlığından kaçış.
Ana karakterimizin kendini Aydın' da bir çöplükte dayak yemiş bir halde bulması ile olaylar start veriyor. İzmir' de yaşarken nasıl ve ne şekilde buraya geldiğini hatırlamayan karakterimiz ile polis memuru arasında geçen diyalogların en sevdiğim bölümler olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Karakter olarak nitelendiriyorum çünkü her olayda kendini farklı bir isim ile tanıtıyor. Tabii bunun yanında mesleği ve hayat hikayesi de değişiyor.
Kendi içindeki karanlıktan kaçmaya o kadar odaklanmış ki karakterimiz nereye gideceğine bazen bir kitap, bazen bir tavla zarı bazen de yazı tura atarak karar veriyor.
Aydın' da polis ile fazla haşır neşir olunca İstanbul' a gidiyor. Burada da bir böbreğine trajikomik bir şekilde veda edince kendini Urfa' da buluyor.Vegan bir kebapçı ile arkadaş olup Halfeti' nin güzelliklerini keşfettikten sonra eşi ve çocuklarının bulunduğu İzmir'e geri dönüyor. Bu arada yolculukları esnasında tanıştığı kişiler ve içine çekildiği olaylar da ayrı bir macera.
Dolu dolu bir kitap okumak ve karakterin kaçış sebebini öğrenmek için mutlaka kitaba bir göz atın.
@_hakanyucel_
@ikinciadamyayinevi
αgα¢ℓαя
Bir evde iki ceset biri beyaz biri siyahi, siyahinin elinde diğer cesedin uzvu, cesetler morga götürüldükten kısa süre sonra siyahi ceset kayboluyor ve herkes bir teoride bulunuyor. Ardından bir evde daha iki ceset bulunur. Yine biri beyaz, diğeri ise kaybolan siyahi ceset,elinde diğer cesedin uzuvları. Yoksa daha önce ölü değil miydi? Derken bir cinayet daha, sonrasını biliyorsunuz artık. Bir süre sonra ülkenin her yerinde benzer şekilde işlenen cinayetler vuku bulur. Hepsinin kilit noktası 105 yaşındaki Mama Z. nin oluşturduğu arşivdir.
İtiraf etmeliyim ki başta olarlar baya ilginç ve gülünç gelmişti,hem diyaloglar hem cinayetlere karşı büründükleri durum daha önceki okudugum polisiyelerden farklıydı. Ama sonra nedenler bir bir ortaya çıkınca bunun komik tarafı kalmadı aksine dehşetengiz durumuyla karşı karşıya kaldım. Hikayemizin Amerika'nın karanlık dönemlerinde beyazların siyahilere ve diğer göçmenlere yaptıkları zulumlere ışık tuttuğunu anlamaya başlayınca işin rengi değişti yani. "Can yakan gerçekleriyle unutulmaz bir roman." diyor arka kapakta ve gerçekten öyle. Kara mizah ile gerilim romanı harmanı okudum. Polisiye ve ırkçılığı temel alarak oluşturmuş hikayeyi, çokta başarılı olmuş ki bu da Booker Ödülü 'nü açıklıyor. Üzülerek, düşünerek, dehşete düşerek yüzleştim gerçeklerle.
Mutlaka okumalısınız.
Sevgiyle ve kitapla kalın
Kitap hakkında yapılan olumsuz eleştirilere rağmen ben beğendim. Hatta eğlendim bile diyebilirim. Ortada bir kara mizah ve dönem sorgulaması var.
Yaklaşık 3 saatte iki oturumda okudum.
Yazarın elimde üç kitabı daha var. Tarzı aynı mıdır bilemiyorum ama zamana yayarak okuyacağım.
